Kenzo Takada, 1939 Japonya doğumlu bir moda tasarımcısı. Hazır giyim kıyafetlerden tutun, cilt bakım ürünleri ve parfümlere kadar geniş bir yelpazesi olan Kenzo, doğu esintilerini en zarif şekilde tanıtan bir marka. Kenzo’nun moda tutkusu aslında küçük yaşlarda başlamış. Üniversiteden sonra modanın kalbinin Fransa’da attığını gören Kenzo, Japonya’dan ayrılıp ve Paris’e yerleşmiş. 1983 yılında ilk erkek koleksiyonunu tanıtan tasarımcı, 1988 yılına ilk parfümü Kenzo de Kenzo, ilk erkek parfümü 1991 yılında Kenzo Pour Homme ve en sonunda vazgeçilmez bir parfüm markası olduğunu kanıtlayan ürünü Flowers by Kenzo 2000 yılında piyasaya sürdü. Her kadın hayatında bir kere de olsa, şişesinde gelincik bulunan Flowers by Kenzo parfümünü mutlaka kullanmıştır..
Kenzo Takada şuan 77 yaşında ve üretmeye hız kesmeden müthiş enerjisiyle devam ediyor. Biz onu AVON için tasarladığı AVON Life parfümlerinin lansmanında tanıma şansı bulduk ve merak ettiklerimizi sorduk. (Bunu söylemeden geçemeyeceğim. 77 yaşında olduğunu bilmesem hayatta inanmam. O kadar pozitif ve dinamik ki, hayran kalınacak türden)
Dünyanın en önde gelen tasarımcılarından birisiniz. Modadan güzellik sektörüne yolculuğunuz nasıl oldu?
Yalnızca bana zorlayıcı ve enteresan görünenin peşinden gittim. Hem moda hem de güzellik sektöründe çalışmak arasında kesinlikle bir bağlantı var çünkü her ikisi de üzerinizde yer alan şeylere güzellik ve duygu katmaya çalışıyor. Burada ideal olan, hepsinde bir türdeşlik yaratmak, bir kimlik oluşturmak ve belirli bir fikir ortaya koymak. Bu her zaman başarılı olmayabilir ama benim için risk almaya değeceğini ve her zaman çok ilgi çekici olduğunu düşündüm. Avon’la çalışmak da yeni bir meydan okumaydı. Lüksün tüm şifrelerine sahip ancak erişilebilir fiyatta bir parfüm üzerine çalıştığımız bu işbirliğinden gerçekten büyük zevk aldım. Parfüm bazı muazzam içeriklere sahip ve bunlar bir araya geldiğinde çok anlamlı hale geldi. Sonuçta ortaya çıkan bu ışık dolu üründen de çok memnunum.
2000’li yılların başında hemen hemn herkes Kenzo Flower kullanıyordu. Aynı zamanda benim de favorilerim arasındaydı. Bu unutulmaz kokuyu yaratırken nereden ilham aldınız?
Bu, emeklilik kararı almak üzere olduğum bir dönemdi. O dönemden hatırladığım en iyi şey şu ki, parfümlerde çiçek kokuları çok moda değildi. Marka akıntıya karşı gitti ve ben ayrıldıktan sonra da bu ikonik parfümün peşinden gitmeye karar vermelerinden memnuniyet duydum. Çiçek sembolleri aynı zamanda markanın ikonik çizgilerinde de mevcuttu. Dediğim gibi, altta yatan fikir, kurumun kimliğine uyum sağlayan bir şeyler inşa etmekti.
Şimdiye kadar büyük başarı elde ettiniz. Bundan önce de Avon gibi çok değerli iş birlikleriniz oldu. Şimdi sırada ne var? Gelecek hedefleriniz ve planlarınız neler?
Şimdilik bilmiyorum. Gerçekten Avon’la çalışmayı çok sevdim. Bana sundukları meydan okumalardan hoşlandım. Onlarla devam etmeyi isterim. Bu hem benim hem de ekibim için büyük bir macera. Şahane insanlar ve yaptıkları iş konusunda son derece tutkulular. Bu gerçek bir zevk. Üstelik Avon LIFE ile başardığımız şeyden çok memnunum. Kendimi hep meşgul etmeliyim. Genç yeteneklerle çalışmayı seviyorum. Bu bana bir amaç veriyor.
Avon’un etkinliğinde İstanbul’un bir sonraki parfümünüz için ilham kaynağı olabileceğini söylemiştiniz? Bu konuda bize biraz daha ipucu verebilir misiniz?
Henüz bu konuyla ilgili bir şey açıklamak için çok erken. Süreç çok uzun ve daha ilk aşamalardayız. Size daha fazla bilgi vermek isterdim ancak şunu söyleyebilirimki İstanbul ve Türkiye her zaman benim aklımın bir köşesinde çünkü bu ülkeyi çok seviyorum ve pek çok kez ziyaret ettim. Hala konseptin temelleri üzerine çalışıyoruz.
Siz hangi parfümü kullanıyorsunuz?
Gerçeği söylemek gerekirse, neredeyse bir yıldır Avon LIFE’ın erkek parfümünü kullanıyorum. Bu kokuyu çok seviyorum. Adeta kişisel olarak benim için yapılmış gibi… Verdiği zinde ve canlı duygudan gerçekten çok hoşlanıyorum.
En beğendiğiniz tasarımcı kim?
Muhtemelen hem geçmişte hem de şimdi Yves Saint Laurent’tir. Modaya getirdiklerine her zaman hayranlık duydum. O zarafetin sembolüydü ve modaya pek çok yenilik getirdi.
Avon LIFE’ın yaratım sürecinde ilham kaynaklarınız nelerdi?
Gerçek anlamda neşe ve canlılık kavramları etrafında çalışmak istedim. Hem kadınlar hem de erkekler için kullandıklarında büyük duyguları tetikleyeceğini umduğum bir parfüm yaratmak istedim. Yaşamda o çok özel masumiyet anını düşündüm: Yaz tatillerinde parlak bir günbatımını izledikten sonra akşam arkadaşlarınızla bir yemeğe çıkmaya hazırlanırsınız ve biraz parfüm sürersiniz. Tam o anda, çok eğlenceli bir akşam olacağına ilişkin bir duygu kaplar içinizi…
Şişe tasarımları üzerinde çalışma sürecinizden de biraz bahsedebilir misiniz?
Avon LIFE için başlangıçta birkaç farklı fikir üzerinde çalıştım. Sonra aile armam olan çan çiçeğini kullanmayı hedefledik. Ekiplerle birlikte çiçeği daha grafik bir hale getirmeye çalıştık. Kadın parfümünün kapağı için parlaklık getiren kristal bir şekil oluşturduk. Erkek parfümü için ise bunu şişenin alt kısmına uyguladık ve ışığı tabandan yansıttık. Çok kolay değildi ancak sonuçta son derece ışıklı ve parlak bir tasarıma ulaştık. Çok hoşuma gitti.
Avon LIFE’ın tasarımı ne kadar zaman aldı?
Biz bu işe çok hızlı başladık ve aynı tutkuları paylaştık. Sonuçta kokuların çalışılmasından (ki çok sayıda kokuyu denedik) şişelerin tasarımı ve paketlemeye kadar geçen süre birkaç ay oldu. Parfüm üzerinde çalışmak eğer net bir fikriniz ve inancınız varsa çok hızlı olabilir. Aynı zamanda fikrinizi değiştirmenize ya da seçtiğiniz şeylerin birbirine uyum sağlamamasına bağlı olarak çok daha uzun zaman, bazıları için birkaç yıl da alabilir. Burada hedefimiz bir mesaja ya da bir hikayeye ulaşmaktır. Bir kimliğe sahip olmalıdır. Bu işbirliğinde Avon ekibiyle çalışmak gerçekten muhteşemdi. Aynı tutkuları paylaşarak çok çalıştık ve çok hızlı çalıştık. Sonuçta ortaya çıkan üründen gurur duyuyorum.
GÜNLÜK TAROT FALINIZ
