Ana SayfaRöportajLidyana`nın Kurucusu Hakan Baş ile İş Hayatı

Lidyana`nın Kurucusu Hakan Baş ile İş Hayatı

Bizi misafirperverliği ile ağarlayan, Lidyana` nın kurucu ortaklarından başarılı iş adamı Hakan Baş` ın hayatı tam bir başarı hikayesi. Onu dinlerken kendinizde bir şeyler bulacağınıza eminiz…

 
Lidyana’ nın hikayesi nedir, ismi ne anlama geliyor?

2012 Şubat`ta kurduk Lidyana’ yı, aslında isminin bir anlamı olmasın okunduğu gibi yazılsın istedik. İlk takı sitesi olarak kuruldu. İsim ararken “ Lidyalılar parayı buldu, Lidyanalı’ lar takıyı, mücevheri buldu” bu espriden ilham aldık ve öyle oldu. Nasıl kuruldu dersek? Benim 3. girişimim aslında Lidyana, İlk olarak Peak Games oyun şirketini kurduk , sonra 2011’ de Krombera… Sonrasında Lidyana oluştu. Aklımda hep e-ticarete girmek vardı , piyasada hep indirim siteleri varken sezon ürünleri satan bir site kuralım daha stratejik olsun dedik, iyi de bir yatırımcı ekip kurduk. Arda Turan, Saffet Ulusoy ,İsmet Öztanık olduğu, Nevzat Aydın (Yemek Sepeti Kurucusu), Sina Afra ( Markofoni Kurucusu), Tolga Tatari, Ahmet Sarı` nın olduğu güçlü bir ekip kurduk. Zamanla da bünyemize 3 yabancı yatırımcı aldık şu anda da hızla büyüyor…

Bu genç yaştaki girişimcilik ruhu nereden geliyor?

Bence girişimcilik küçüklükten, doğuştan gelen bir şey. İyi kötü tartışılır, kurumsal tarafta çok iyi olanlar da var tabii ki…Ben küçüklüğümden beri kendi işimi yapmak istiyordum zaten, aldığım eğitimde de buna odaklandım.. Cornell Üniversitesi Ekonomi bölümü mezunuyum. Sonrasında Yale’de MBA eğitimi aldım. Yale’den mezun olup Türkiye’ ye geldiğimde kendi kendime dedim ki güzel bir cv’im var… Liseyi Üsküdar Amerikan’da okudum, eski milli rekortmen yüzücüyüm yapabileceğim her şeyi yaptım dedim ama o zaman hayallerimi gerçekleştirecek bir pozisyonda değildim. O yüzden kendi işimi yapamazsam hayallerimi gerçekleştiremeyecektim.

Kurumsal bir işte en fazla 20 gün dayanabilmişsiniz?

Garantide çok iyi bir pozisyonda işe girdim, ama kurumsal yapıda yapamayacağımı biliyordum ve ayrıldım. Yeni bir atılımla Peak Games’e başladık 2010‘da..

Büyük riskler almışsınız, risk almayı seviyorsunuz kötü bir sonuç sizi korkutmadı mı?

Riski çok seven biriyim. Yaptığım yatırımlarda da, hayat tarzı olarak da birazcık adrenalin seviyorum. Ne kadar büyük risk alırsan sonucunu da o kadar iyi alırsınız…

Bu iş başarılı olmasaydı, 2. bir planınız var mıydı?

Vardı, ama ben zaten kendi işimi yapmak zorundaydım. Daha doğrusu mutlu olmak için kendi işimi yapmak zorundaydım. Girişimci olduğum için blog yazdırıyorlar, bende yolda öğrendiklerimi benden bir alt jenerasyonla paylaşmaya çalışıyorum. Bir soru sormuşlardı.. Başarı nedir? Diye.. Bence başarı mutluluktur, mutluysan başarılısındır. Bazı insanlar çok para kazanmak ister. Para kazanmakla başarı oranını bir tutar. Bence kişiden kişiye değişir. Benim için paradan çok iş başarısı önemlidir. Tabii ki maddi geri dönüşler insana haz verir ama ben daha çok hayallerimi hayata geçirdiğim zamanlarda mutlu oluyorum. İnsanlar Lidyana’ yı biliyorsa, alışveriş yapıyorlarsa, insanlara dokunabiliyorsak, bu beni mutlu ediyor. Ben 5’ te evime gidiyim, köpeğimi sahilde gezdireyim öyle bir insan değilim. Sürekli bir şey yapma ihtiyacı duyarım. Çalışmam için hafta içi, hafta sonu veya saat fark etmez. 2010’ da Peak Games’ i kurduk. Şuana kadar kuruluşunda olduğum 16 şirket oldu. Çok şükür hepside iyi gidiyor.

Bu başarının kuvvetli bir disiplinden geldiği kesin, bu disiplin anne babadan mı geliyor?

Başarı görecelidir. Şu ana kadar yaşım itibariyle iyi şeyler yaptığımı düşünüyorum. Yani öyle çok başarılıyım demiyorum tabii ki bunun için önümde uzun bir yol var. Yüzücüyken antrenmanım sabah 5’te başlıyordu saat 8’deki okuluma yetişmeye çalışırdım. Okul günüm 4’te biterdi sonra tekrar 5`te antrenmana giderdim. Günde 20 km yüzüyordum. Nefes almaya vaktim olmuyordu. Yani çocukluktan gelen bir disiplin var. Onun da faydası oldu tabii ki. Takım oyunu ve liderliği de oradan aldığımı düşünüyorum. 13 yaşında bir çocuk takım liderliği yapıyorsa bunu ileriye de taşır. Balkan turnuvalarında ülkeyi temsil ediyorduk, milli formanın sorumluluğunu taşıyorduk küçük yaşta böyle sorumluluklar almak güç veriyor tabii ki.

Lidyana’nın bu kadar kısa sürede başarılı olacağını tahmin ediyor muydunuz?

Türkiye’de birçok e-ticaret sitesi vardı ve biz bunun dışında daha farklı bir şey yapmak istiyorduk. Farklılaşırsak o alanlarda tek oluruz diye düşündük. Bu yüzden popüler isimlerle iş birliği yaptık. Tasarımcılarla çalışmayı tercih ettik, çoğu tasarımcı da zaten bizle çalışır. Agresif bir pazarlama ve iyi bir pr çalışmasıyla girmemiz gerekiyordu. Arda Turan’ la olan ortaklığımız, beraber iş birliği yaptığımız isimler ve tasarımcıların bize çok katkısı oldu. Bu kadar bekliyor muydum? Tabii ki iyi olsun istedik, zaten daha hayallerimizin başındayız.

İleriye yönelik planlarda neler var?

Tabii ki daha da büyümek, global hale gelmek. Az da olsa şu anda da yurtdışına sipariş gönderiyoruz. İngilizce sitemiz de mevcut ‘en.lidyana.com ’ Hem içerik hem de pazarlama olarak yurtdışına yönelik daha fazla işler yapmak istiyoruz.

Lidyana serüveni ilk olarak sadece takı kategorisi ile başladı, sonra nasıl genişledi?

Evet ilk takı ile olarak çıktık yola. ‘Dike e-ticaret’ deniliyor buna tek kategori satışı… Biz bu işe girerken ilerlemiş bir takı sitesi yoktu. Bu konuda bir açık vardı. Takı ile başlamamız, tasarımcı sitesi hali verdi bize. Cem Lokmanhekim, Kısmet By Milka gibi tasarımcı isimlerle çalışmamız marka algısını yukarıda konumlandırdı. Pr gücümüzün yüksek olduğundan dolayı çok hızlı bir trafik almaya başladık. Bu ilgiden dolayı da kategorilerimizi genişletmek istedik. İlk başta stoklaması kolay ürünler ile başladık diğer aksesuarlar gibi.. Sonrasında ayakkabı, giyim ve çanta kategorilerine de girdik. Sonrasında da kendi markalarımızı üretmeye başladık; ` Lidyana`, ‘ En Vie by Lidyana ’ ,’ Luminaire’  ‘Casavie’  gibi…Takıda da 10’ a yakın markamız var…

Girişimcilik dışında hatırı sayılır bir yatırımcı kimliğiniz de mevcut, şu anda yatırımcı olduğunuz başka projeler neler?

Evet, farklı yatırımlarımız var. Bir prodüksiyon, animasyon şirketimiz var. Türkiye’de ilk 3D animasyon Türk filmini yaptık, ‘Evliya Çelebi Ölümsüzlük Suyu’ … Aynı zamanda PR ajansımız var.

Nasıl yetişiyorsunuz bu kadar şeye özel bir sırrı var mı ?

Genel olarak Lidyana’dayım. Hafta içi, hafta sonu çalışmak fark etmiyor bana…Diğer günler diğer işlerle ilgilenmeye çalışıyorum.

Sitede satılan ürünleri kendi özel hayatınızda kullanıyor musunuz?

Kullanıyorum, şu an üstümdeki Lidyana mesela. Özellikle parfümlerimi alıyorum. Tom Ford Black Noir kullanıyorum, siteden almak daha rahat oluyor. Günlük hayatımda çok tişört giyiyorum. Genellikle de American Vintage’ den alıyorum. Üstümdeki gibi.. Bilekliklerimi ve güneş gözlüklerimi de alıyorum. Sosyal hayatımda, arkadaşlarım kolumdan bilekliklerimi alıyorlar onlar yüzünden arabamda bir kutu bileklik saklıyorum… 

INSTAGRAM

SOSYAL MEDYADA BİZ

58,698BeğenenlerBeğen
50,163TakipçilerTakip Et
879TakipçilerTakip Et
6,728TakipçilerTakip Et
1,569AboneAbone Ol

TAROT FALI