Ferzan Özpetek’le Hamam filminde tanıştınız, bu başlangıcın sizin hayatınızda nasıl etkileri oldu?
Hamam’ı 1996 yılında çektik. Evet, o yıla kadar oyunculuk yapıyordum ama biraz hobi gibiydi benim için, restoran da işletiyordum ve müzik grubum da vardı o zamanlar. Hamam’dan sonra, “Sadece bu işi yapsam iyi olacak sanırım,” dedim. Bu benim ilk sinema filmimdi. Bu filmden sonra Türkiye’de kaldım ve kendimi iş reddeden bir adam olarak buldum. Hamam, Ferzan’ın da ilk filmiydi. 13 Mayıs’ta motor demiştik, şimdi tam 20 yıl olmuş. Filmden iki sene sonra İtalya’dan bir tiyatro oyunu teklifi geldi, Bent, ve dört yıl turne yaptık.
Eşinizle tanışma hikayenizden bahsedebilir misiniz?
O belgesel yönetmeni. Tanışmamız da onun çekeceği ilk sinema filmi dolayısıyla oldu. Bir aşk filmiydi, sonra baktık ki her şey gerçek oldu ve filmi çekmeye gerek kalmadı. Biz de bir anda o filmi rafa kaldırdık, çünkü gerçek hikaye aldı başını gidiyor (gülüyor).
İlk görüşte aşk diyebilir miyiz?
Diyebiliriz, evet. Tam olarak söylemem gerekirse ilk görüşte değil, ama yarım saat sonra… Daha önce bir sürü belgesel çekti, çok da güzel belgeselleri var. Bir sürü kamera arkası da çekti. Kamera arkasını bir belgeselci edasıyla çektiği için bir sürü de ödül aldı. Dünyada Kamera Arkası Festivalleri var, oralarda ödüller aldı. Şimdi de beraber bir projemiz var, Kanaga. Nnaco yapım şirketinden Tolga ve Kaan Yüceil’le birlikte yaratıcı ekipte o da. Ben Muhteşem Yüzyıl’da çok yoğun çalışırken onlar yazmaya başladılar.
GÜNLÜK TAROT FALINIZ
