Ana SayfaSağlıkMeme Kanserini tanıyalım

Meme Kanserini tanıyalım

Meme kanseri nedir?

Meme kanseri, genel olarak meme dokusunun herhangi bir yerinden kaynaklanabilen ve en sık kanallarda oluşan kanser türüdür. Memedeki sütü yapan kesecikler ve bunları taşıyan kanallarda gelişir. Tüm dünyada kadınlarda görülen kanserler arasında birinci sırada yer alır ve daha çok menopoz sonrası kadınlarda meydana gelir. Ancak son yıllarda ciddi olarak 40 yaş altı kadınlarda da artmaya başlamıştır. Yapılan araştırmalarla bugün her 8 kadından birinin, yaşamı boyunca meme kanserine yakalanma riski taşıdığını, erkeklerde ise görülme sıklığının çok düşük olduğunu görüyoruz. Kadınlarda bu çok sık görülmesine rağmen egzersiz, diyet ve ilaç kullanımı ile meme kanserinden korunmak mümkün olmaktadır. Ayrıca, mamografik taramanın sağladığı erken tanı ve modern tedavi yöntemleri ile yüzde yüz tedavi edilebilen bir hastalıktır.

Meme kanserinin oluşmasını tetikleyen faktörler nelerdir?

Meme kanserlerinin yaklaşık %75`i sporadik dediğimiz, herhangi bir risk faktörü taşımayan, ailesinde ve genlerinde olmayan kadınlarda ortaya çıkar. %15`i ailesinde özellikle birinci derece akrabasında (anne, kız kardeş, kız vs.) meme kanseri olanlarda, kabaca %10`u da kanser genlerini (BRCA 1,2) taşıyanlarda görülmektedir.

Meme kanserinde vücudun yumurtaların ürettiği östrojenle karşılaşma süresi arttıkça risk artar. Erken adet görmeye başlamak, geç menopoza girmek, östrojen ağırlıklı doğum kontrol haplarını uzun süre kullanmak ve menopoz sonrası hormon tedavisi görmek, meme kanseri riskini artıran temel faktörlerdir. Bunun yanında doğum yapmayan ya da 35 yaş sonrası doğum yapan kadınlar, şişmanlık yani vücut kitle indeksinin 25`in üzerinde olması meme kanseri riskini artırır. Ailede özellikle anne ve kız kardeşler gibi birinci derece akrabalarda meme kanseri olması, BRCA genleri gibi meme kanserine yatkınlık oluşturan genlere sahip olmak meme kanseri açısından yüksek risk teşkil eden durumlardır.

Meme kanserine nasıl teşhis konulur?

Bu kanser türünü tespit etmedeki en önemli bulgu, memede ya da koltuk altında, dışarıdan elle de hissedebileceğiniz ağrısız kitlelerdir. Yine meme başı ya da meme cildinde çekinti ya da çökmeler görülebilir. Çok nadir olarak meme başında renk değişiklikleri ya da kanlı akıntılar da olabilir. İlerlemiş vakalarda memede yaralar bile ortaya çıkabilmektedir. Yapılan tüm teşhis çalışmalarının amacı, memede henüz bir kitle fark etmeden düzenli mamografik taramalar ile kanserin fark edilmesidir. Bu sayede hem sağlıklı yaşam hem de memenin korunması mümkün olabilir.

Toplumda görülme sıklığı/yüzdesi nedir? Meme kanseri en çok kimlerde görülür?

Yapılan araştırmalar ortaya koymuştur ki, meme kanseri tüm dünyada kadınlar arasında en sık görülen kanser türüdür. Her ne kadar koruyucu önlemler sayesinde giderek azalmakta ise de gelişmiş ülkelerde daha sık rastlanmaktadır. Bunun aksine, gelişmekte olan Türkiye gibi ülkelerde görülme sıklığı hızla artmaktadır. Maalesef kanserden ölümler içerisinde meme kanser, akciğer kanserinden sonra ikinci sırada gelmektedir.

Meme kanseri genlerinin önceden tespit edilmesi mümkün müdür?

Meme kanserine neden olan birçok gen vardır. Bu genler taşıyıcı olan ebeveynlerden kız çocuklarına geçmektedir. Bu genler içerisinde en önemli olanları BRCA 1 ve BRCA 2 genleridir. Yakın akrabalarında meme kanseri olan kadınlarda bu genler araştırılabilmektedir. Bunun için bu testlerin yapıldığı kliniklerde Genetik Danışma Bölümü kurulmuştur. Bu klinikte öncelikle kadının bu testi yaptırmaya uygun olup olmadığı araştırılıp, yapılmasına karar verilmektedir. Test yapılmasına karar verilen kadınlara test yaptırmanın getireceği sonuçlar anlatılarak, psikolojik danışmanlık da verilmektedir. Ailesinde meme ve yumurtalık kanseri olan Angeline Jolie’de meme kanseri genetik testlerinin (BRCA 1,2) pozitif çıkması ve henüz kanser gelişmeyen memelerini aldırması, Amerika’da yapılan BRCA1, 2 gen testlerini yaptıran kadın sayısını iki katına çıkarmıştır.

Meme kanserinde birçok risk grubu tanımlanmaktadır. Genel olarak bakıldığında kadınlar kaç yaş itibariyle risk grubuna girerler?

Meme kanseri kadınlarda, erkeklere oranla çok daha yüksek oranda görülmektedir. Kalıtımsal yatkınlığı olmayan ve risk faktörleri tanımlanmamış kadınlar, 50 yaşından itibaren risk grubunda sayılmaktadır. Ailesel ya da genetik yatkınlığı olan hastalarda ise meme kanseri daha erken yaşlarda görülebilmektedir.

Meme kanserinin tedavisi var mıdır?

Her hastalıkta olduğu gibi meme kanserinde de birçok tedavi seçeneğin mevcuttur. Ancak bu hastalığın en önemli özelliklerinden biri tedavisinin, birden fazla uzmanlık dalının beraber çalışmasını gerektirmesidir. Bu da son derece özellikli ve deneyimli bir yaklaşıma ihtiyaç duyar. Önemli olan meme kanserinin mamografi çalışmalarında, küçük olarak ve erken evrede yakalanabilmesidir. Bu şekilde ameliyatla kanserin tamamen temizlenmesi, koltuk altındaki lenf bezlerinin tamamının alınmaması ve memenin korunması mümkün olabilir. Yine bu aşamada yakalanan ve ameliyat ile giderilen meme kanseri vakaları, kemoterapiye ihtiyaç duymayabilir. İlerleyen aşamalardaki hastalarda, ameliyat sonrasında kemoterapi, hatta radyoterapide gerekebilir. Bazı durumlarda ameliyattan önce kemoterapi verilerek tümör küçültülüp, daha sonra ameliyat ve radyoterapi uygulanabilir. Erken evre meme kanserinde tedavi ile başarı şansı yüzde yüze yakındır.

Meme kanserinin teşhisinde ülkemizde uygulanabilen en modern ve güncel testler, araştırmalar hangileridir?

Bugün ülkemizde bilinen tüm modern tanı ve tedavi yöntemleri ve testleri bulunmakta ve uygulanmaktadır. Hastanın yaşına ve memedeki kitlenin ve memenin özelliklerine göre, dijital mamografi, renkli doppler ultrasonografi, tomosentez ve meme MR görüntülemesi teşhis için rahatlıkla uygulanmaktadır. Ele gelmeyen tümörler için mamografi, ultrasonografi ve MR ile işaretleme ve biyopsi yapılma şansı vardır. Ayrıca, BRCA1, 2 genetik testi yüksek risk grubundaki kadınlara uygulanmaktadır. Bu sayede genlerinde meme kanseri taşıyıcılığı bulunan kadınlar saptanarak, gerekli bilgilendirme ve girişimler uygulanmaktadır.

Tedavi sürecinden sonra hastalığın tekrarlama riski var mıdır?

Erken yakalanan ve çok iyi tedavi edilen meme kanserinin tekrarlama olasılığı son derece düşüktür. Bu tekrar ya meme ve bölgesel lenf bezlerinde olur (lokal tekrarlama) ya da sistemik yayılım şeklinde uzak organlara (kemik, akciğer, karaciğer, beyin vs.) olur. Erken yakalanan bazı hastalarda OncotypeDX testi, kanserin 10 yıl içerisindeki lokal veya sistemik nüks ihtimalini daha bilimsel bir şekilde bize iletmektedir.

Önleyici ve koruyucu çalışmalar olarak baktığımızda beslenme ya da egzersiz olarak önerebileceğiniz unsurlar var mı?

Her hastalıkta olduğu gibi meme kanserinde de düzenli ve dengeli beslenme çok önemlidir. Vücut kitle indeksinin normal düzeyde tutulması ve haftada en az 5 saat düzenli egzersiz yapılması, meme kanseri yakalanma riskini %30 kadar azaltır. Ayrıca yine mevsimine göre bol taze meyve-sebzeler, beyaz et (balık-tavuk) tüketilmesi, alkol ve sigara kullanılmaması önemlidir.  

Bu kanser türünden önceden korunmak mümkün müdür? Erken teşhis ve tarama, meme kanseri süresinde iki anahtar kelime. Bu olguların önemini anlatır mısınız?         

Meme kanserinin erken teşhisi, tedavinin başarısı açısından çok önemlidir. Erken teşhis ile yukarıda bahsedildiği üzere memenin korunması mümkün olmakta ve bazı durumlarda kemoterapiye bile gerek kalmamaktadır.

Erken teşhiste en önemli unsur, mamografi ile tarama programlarının oluşturulması ve kadınların bu tarama programlarına düzenli olarak katılması sonucu sadece mamografide görülen ve ele gelmeyen kanserlerin yakalanmasıdır. Yapılan çalışmalar, 40 yaş üstü kadınlarda mamografi ile yapılan taramalar ile -35 oranında sağkalım avantajı sağlanabildiğini göstermektedir. Bu nedenle Amerikan Kanser Derneği, Amerikan Cerrahi Derneği, benim kuruculuğunu ve bir dönem başkanlığını yaptığım Türkiye Meme Hastalıkları Federasyonu, 40 yaş üstü kadınların yılda bir kez mamografi ile taramayı önermektedir.

Tarama programlarının düzgün olarak yürütülebilmesi için, bunu uygulayan sağlık sisteminin ve toplumdaki farkındalık oranının yüksek olması gerekmektedir. Bu açıdan kadınların eğitim seviyesinin yüksek olmasının, düzenli kendi kendini muayene etmesinin meme kanserine karşı koruyucu ve erken tanıyı sağlayıcı etkisi olmaktadır.

 Kadınlar kendilerini muayene ederek süreci nasıl anlarlar? Muayene ne şekilde doğru olarak yapılmalıdır?

Meme kanserinde 3 ayrı muayene, tanı ve tarama yöntemi vardır.

 1. Kendi kendini muayene: 20 yaşından itibaren kadınlar ayda bir kez kendi kendini muayene etmelidir. Bu muayene adet sonrası duş alırken veya menopozdaki kadınlarda ayın bir gününde düzenli olarak yapılmalıdır. Kadın önce ayna karşısında her iki memesini inceler, daha sonra sağ eliyle sol, sol eliyle sağ memesini yukarıdan aşağı, daire çizdirerek ve dıştan meme başına doğru olmak üzere 3 şekilde muayene eder. Memelerde görülen asimetri, renk değişikliği, meme başında ve deride çekilme, koltuk altında kitle gibi bulgularla hemen aile hekimi, genel cerrahi uzmanı veya kadın-doğum uzmanına muayeneye gitmelidir.

 2. Klinikte Muayene: Ülkemizde meme kanseri konusunda muayene ve cerrahi tedavi eğitimini genel cerrahi uzmanları almaktadır. Bu nedenle yakınması olmayan kadınların 20-40 yaş arası 3 yılda 1 kez, 40 yaşından sonra yılda bir kez genel cerrahi uzmanına muayene olmaları gerekir.

 3. Mamografik değerlendirme: Mamografi bugün meme kanserine bağlı ölümleri azalttığı bilinen tek tarama yöntemidir. Verdiği radyasyon ihmal edilebilir, bazen aşırı tanı ve aşırı tedaviye neden olabilir. Ancak yaşam kurtarıcı olduğundan ve alternatifi olmadığından 40 yaşından itibaren yılda bir kez yapılmalıdır.

 Estetik operasyonların meme kanseri riskini artırma yönünde bir etkisi var mı?

Estetik operasyonlar konusunda son zamanlardaki teknolojik gelişmeler, bu riski yok denecek kadar azaltmıştır. Özellikle yeni protezlerde meme kanseri oluşmak riski çok azdır.

 

INSTAGRAM

SOSYAL MEDYADA BİZ

58,698BeğenenlerBeğen
50,163TakipçilerTakip Et
879TakipçilerTakip Et
6,728TakipçilerTakip Et
1,569AboneAbone Ol

TAROT FALI