Ana SayfaYaşamÖzel bir blog Pardon Bakar Mısınız?

Özel bir blog Pardon Bakar Mısınız?

Trendus Blog Ödülleri yarışmasını gerçekleştirmekteki amacımız çok kıymetli bloglarla tanışmak ve onları daha geniş bir izleyici kitlesiyle buluşturmaktı. Onlara sahip olduklarından daha yüksek bir ses verebilmekti isteğimiz…

Yarışma sona erdi ama sevdiğimiz blogları hala takip ediyoruz. Bunlardan biri, çabuk elense de kalbimize giren ‘Pardon Bakar Mısınız?` oldu. Blogu ve sahibini daha yakından tanımak istedik.

Ayşin Bicioğlu, bir engelli annesi ve tekstil tasarımcısı. Blogunda CP (cerebral palsy) tanılı oğluyla geçen günlerini, hikayelerini, hayallerini ve düşüncelerini paylaşıyor… Kendisi gibi zorluk çeken birçok anneye de bu sayede bir anlamda destek oluyor. Bizim çok beğendiğimiz bu blogu sizin de daha yakından tanıyabilmeniz için, Ayşin Bicioğlu ile ‘Pardon Bakar Msnz?’ blogu ile ilgili konuştuk.

‘Pardon Bakar Mısınız?’ blogu Nasıl Doğdu?

Blog fikri aklımda hiç yoktu. İşim dolayısıyla bir çok moda blogunu takip ederdim ama anne-çocuk bloglarından haberdar bile değildim. Çocuğum doğduğunda çok sıkıntılı 3 sene geçirdik. Bu zamanın büyük çoğunluğunda evden uzak, hastane odalarında, koridorlarında, bekleme sıralarındaydım. Elime geçirdiğim defter, kağıt parçası, üzerine yazıp çizebileceğim her şeye karalamalar yapmaya başladım. Hem çizdim, hem yazdım. Parça parça günlükler oluşturdum. Bir gün bunları temize geçirmeyi istiyordum, en azından bir arada bulunmalarını diliyordum. Sonra bu bir defter olacağına blog olsun dedim, hiç olmazsa sevdiğim sanatçıların resimlerini, fotograflarını da kullanırım, görsel arşivimi de değerlendirmiş olurum diye düşündüm. Bir başkasının da okuyacağını, ilgileneceğini hiç düşünmemiştim.
 

Blog’unuzun ismi oldukça dikkat çekici. Özel bir hikayesi var mı?

Blog’un isminin bir hikayesi var. Tanımadığım insanlar çocuğumun durumu ile ilgili soru sormak istedikleri zaman bu soru cümlesi ile başlıyorlar konuşmaya. O yüzden bu soru hayatımın bir parçası, biri bana bu şekilde soru yönelttiğinde biliyorum ki Umut hakkında soru soracak. O yüzden blogun anlatmak istediğine çok uygun bir başlık olduğunu düşünüyorum.

Blogunuzda daha çok nelerden bahsediyorsunuz?

Oğlum beyin tümörü ile doğdu. 6 günlükken ameliyatını oldu 28 günlükken kemoterapiye başladı. 1,5 sene kanser tedavisi gördü. Şimdi sağlık durumu iyi fakat o kadar ağır bir hastalık ve o kadar ağır bir tedavi gördü ki bu bedeninde kalıcı hasarlar yarattı. Umut engelli bir çocuk ama aynı zamanda çok da mutlu bir çocuk. Ben bunu hiçbir zaman kötü şans gibi düşünmedim ve karamsarlığa kapılmadım. Bunu bir “lutuf” olarak kabul ettim. Oğlum bana çok şey öğretti, hayata bakış açımı tamamen değiştirdi. Ama fark ettim ki bu bakış açısına sahip olmayan hayatı kendilerine ve tüm engellilere bilinçli veya bilinçsiz zehir eden binlerce insan var.
Engelli çocuk konusu çok hassas, her an duygu sömürüsüymüş gibi algılanma ihtimalinden çok korkuyorum açıkçası. Ben sadece "biz de varız, aranızda yaşıyoruz ve çok şaşıracaksınız ama çok mutluyuz" demek istiyorum. Çünkü bu durum bir annenin başına gelebilecek en kötü şeymiş gibi algılanıyor ama değil.
O yüzden ne kadar çok insana ulaşabilirsem hayata "normal" tutunan engelliler adına o kadar iyi olacak.

Hayatınızın zorlukları ve mutlulukları hakkında yazmak size ne ifade ediyor?

Hayat siz ona nasıl bakarsanız size öyle karşılık veriyor. Hiçbir sorunu olmayan ama çok mutsuz olan bir çok insan tanıyorum. Ben hayata tutunuyorum ve hayatı seviyorum. Beni tanıyanlar “Allah dağına göre kar verirmiş” diyorlar ama ben “kara göre dağ” olunduğunu düşünenlerdenim. Konuşmaktan çok yazmayı seviyorum, kendimi daha iyi ifade edebiliyorum. 

İlk başlarda yaşadıklarınızı paylaşmak sizin için zor oldu mu? Yoksa tam tersi yazdıkça rahatladınız mı?

Sanki hafızam dolmuş ve dışarı atmak zorundaymışım gibi durmadan yazdım.  Anlatacaklarım yazıya dönüştükçe rahatladım. Benim için paylaşmak zor olmadı çünkü dediğim gibi çok yakınlarım dışında kimsenin okuyacağını düşünmüyordum. Yakınlarım ise bunları zaten biliyorlardı ve benimle beraber yaşamışlardı. Fakat hiç tahmin etmediğim bir şey oldu. Yakınlarım tüm bunları bu kadar detaylı nasıl hafızamda tuttuğuma çok şaşırdılar ve şahit oldukları olayları bir de benim ağzımdan dinlediklerinde aslında ne kadar farklı baktığımı anladılar. Üstelik tanımadığım insanlardan mesajlar gelmeye başladı. Daha çok yazmamı anlatmamı istediler, bu tanımadıkları dünyanın içine girmeyi çocuklarına öğretebilmek için tüm detayları öğrenmeyi talep etmeye başladılar.

Blog yazmak devamlılık istiyor, uğraş ve zaman istiyor. Bir yandan oğlunuz Umut’la ilgilenirken bir yandan blogunuza zaman ayırmak zor olmuyor mu?

Umut ve blog dışında ben çok yoğun çalışan bir işkadınıyım. Umut benim varoluş sebebim işim benim beslenme kaynağım, blog ise dışavurumum. Zaman zaman her çalışan anne gibi çocukla daha çok vakit geçirmediğimden dolayı vicdan azabı duyuyorum. Ama işim beni ben yapan unsurlardan biri. Çok fazla yurtdışı seyahati yapıyorum, farklı ülkeler ve kültürler tanıyorum. Bunlar beni besliyor ve kendimi iyi hissediyorum. İyi olunca oğlumla da iyi olacağımın bilincindeyim. Blog için zamanı evin en sessiz huzurlu olduğu, herkesin uykuda olduğu anlarda buluyorum. O anlar benim sevinçlerimi, kızgınlıklarımı, hikayelerimi anlatmak istediğim zamanlar

Yaşadıklarınızı blogunuzda çok etkili bir dille anlatıyorsunuz. Blogunuzun sizinle aynı şeyleri yaşayanlara yardımı olduğunu düşünüyor musunuz?

Yardımı oluyor mu bilmiyorum ama benimle benzer şeyler yaşayanların beni okuduklarını ve beğenerek izlediklerini biliyorum. Bu da beni çok mutlu ediyor..

Takipçilerinizden sizinle benzer sorunları yaşayan ailelerle iletişim halinde misiniz? Farklı paylaşımlarınız oluyor mu?

Blog sayesinde bir çok arkadaşım oldu. Engelli çocuk anneleri bana kitaplar yolladılar, tavsiyelerde bulundular, ben onlara önerilerde bulundum, çok güzel paylaşımlar yaşıyoruz. Bir çoğu ile telefonlaşıyorum. Büyük ihtimalle yakında bir araya da geleceğiz. Ayrıca bu dünyayı hiç bilmeyen annelerde çocuklarını Umut’la tanıştırmak istiyorlar. Engelli bir arkadaşlarının olmasının çocuklarına ne kadar faydalı olacağını fark ettiler. Bu muhteşem bir his. Çorbada biraz da olsa tuzum olduğunu bana hissettiriyor.  Blog öncesinde de oğlumla her türlü ortamda bulunduğumda onu cafelerde, alışveriş merkezlerinde, sergi salonlarında yürütmeye çalıştığım zamanlarda da kendimi iyi hissederdim ama blog sonrasında gelen tepkiler beni daha da güçlü kıldı. Şimdi anlıyorum ki insanlar ne tepki vereceklerini bilemediklerinden, bilmedikleri şeyden de çekindiklerinden dolayı bizlere yaklaşmıyorlar yada yanlış yaklaşıyorlar.

Yazılarınızın yorum kısımlarında takipçilerinizin de benzer problemler yaşadığını ve bunları sizinle paylaştıklarını görüyorum. Bu sizin için nasıl bir his? Başkalarına da yardımcı olduğunuzu bilmek size neler hissettiriyor?

Takipçilerim arasında durumu Umut gibi olan ama yaşı çok daha büyük olan kendi kendine yaşayabilen ve bundan büyük mutluluk duyan engelliler var.  Bana çok büyük umut ve güç veriyorlar. Onları bana ulaştırdığı için de blog’a ve teknolojiye hayranlık duyuyorum.
Eskiden kendimi yalnız hissederdim, şimdi sanal ortamda da olsa çok büyük bir ailenin içindeymiş gibi hissediyorum

Bu özel blogunuzun devamını diliyoruz…

pardonbakarmsnz.blogspot.com/
 

INSTAGRAM

SOSYAL MEDYADA BİZ

58,698BeğenenlerBeğen
50,163TakipçilerTakip Et
879TakipçilerTakip Et
6,728TakipçilerTakip Et
1,569AboneAbone Ol

TAROT FALI