Ana SayfaSağlıkŞok Diyet Yapmamanız İçin 12 Önemli Neden

Şok Diyet Yapmamanız İçin 12 Önemli Neden

Havaların ısınmasıyla birlikte çoğumuz kendimize şu soruyu sorar olduk: ‘Aldığım kiloları nasıl hızlı verebilirim?’ Bilinçsizce yapılan şok diyetler, hesaplanmadan yapılan kalori kısıtlamaları, tek tip besine yönelik diyetler, gün boyu sadece sıvı gıda içeren diyetler hemen her gün sosyal medyada yer alıyor. Bilinçsizce yapılan diyetler sağlığımızı ciddi boyutlarda tehdit ediyor. Yaşınıza, kilonuza, boyunuza ve fiziksel aktivite durumunuza göre, yeterli ve dengeli bir öğün planlayarak haftada 0.5-1.0 kilo ağırlık kaybını destekleyecek şekilde gerçekçi hedefler koymalısınız. Peki şok diyetler hangi sağlık problemlerine neden olabiliyor?

Kas kayıplarına neden olabiliyor

Vücudunuzun gereksinimi olan enerjiyi besinlerden sağlamadığınızda, vücudunuz enerji üretmek için kaslardaki proteinleri parçalıyor. 2014 Avrupa Obezite Kongresi’nde sunulan araştırmalar, hızlı kilo verdiğinizde, yavaş yavaş verdiğinizden 3 kat daha fazla kas kaybettiğinizi gösteriyor. Yani, şok diyetlerle hızla kilo verseniz bile fiziğiniz muhtemelen daha iyi görünmeyecektir.

Kalp kaslarını yıpratabiliyor

Kilo kaybı son derece hızlıysa kalbin kasları atrofi (kalp kaslarının yavaş yavaş yıpranması ve azalması ) yapabiliyor. Ayrıca aşırı düşük kalorili diyetler hem sıvı hem de sodyum ve potasyum gibi mineral kayıplarına sebep olduğu için ventriküler aritmiler, bir başka deyişle ritim bozukluğuna da yol açabiliyor.

Metabolizmayı yavaşlatıyor

Düşük kalorili diyetler nedeniyle azalan kaslar sonucunda vücudun metabolik hızı (istirahatte yaktığınız kalori sayısı) otomatik olarak düşüyor. Bu, yürürken hatta egzersiz yaparken daha az kalori yaktığınız anlamına gelir. Zamanla metabolizmanız nihayetinde kilo vermeyi bırakacak kadar yavaşlıyor. Üstelik çok düşük kalorili diyeti bıraktığınızda, çok hızlı olarak verdiğiniz kiloları, hatta daha fazlasını geriye alıyorsunuz.

Bağışıklık sistemini zayıflatabiliyor

Düşük kalorili veya tek tip gıdaların olduğu diyetlerde, beslenmenizden yağları veya karbonhidratları çıkardığınızda; vücudunuzun ihtiyacı olan besin öğelerini, vitamin veya mineralleri yeterli miktarda alamıyorsunuz. Özellikle yağ alımını çok kıstığınızda vücudunuz A, D, E ve K gibi yağda çözünen vitaminleri ememiyor. Bu vitaminler güçlü antioksidanlar olarak işlev görüyor ve enfeksiyonu önlemek için serbest radikallerle savaşıyorlar. Dolayısıyla eksikliklerinde, bağışıklık sisteminizin zayıflaması sonucu hastalıklara yakalanma riskiniz daha da artıyor.

Depresyon riskini yükseltiyor

Düşük kalorili diyetlerde, özellikle yeterli karbonhidrat tüketimi olmadığında, beynin stres hormonu seviyeleri artıyor ve vücut strese karşı daha duyarlı hale geliyor. Bunun sonucunda depresyon riski yükseliyor. Aynı zamanda sizi kısıtlı bir diyet sonrası aşırı yeme davranışlarına yatkın hale getiriyor.  Ayrıca Nörobilim Dergisi’nde yayınlanan araştırmalara göre; düşük karbonhidratlı diyetler hipoglisemiye sebep olarak, beynin çalışması için yeterli enerjinin sağlanamamasına ve beraberinde unutkanlık, dikkat dağınıklığı ile konsantrasyon bozukluğuna yol açabiliyor.

Düzensiz bağırsak hareketlerine sebep olabiliyor

Yeterli ve dengeli beslenmediğinizde günlük almanız gereken posa miktarını tamamlayamazsınız. Diyetinizde yetersiz posa tüketimi de bağırsak hareketlerinizi yavaşlatarak kabızlık problemlerine sebep olabiliyor. Ayrıca bağırsak florası için gerekli olan probiyotik veya prebiyotik gıda tüketimi şok diyetlerle sağlanamadığı için bağırsak florası bozulabiliyor ve bunun sonucunda kimi zaman ishal, kimi zaman kabızlık gibi düzensiz bağırsak hareketleri görülebiliyor.

İnsülin direncini arttırabiliyor

Şok diyet programlarıyla düzensiz olarak zayıfladığınızda kalıcı beslenme alışkanlıkları kazanamadığınız için verdiğiniz kiloyu fazlasıyla geri alırsınız.Bu durum özellikle pankreasın normal çalışma düzenini bozup, insülin hormonunun salınımında veya hücrelerde insülin hormonuna karşı duyarlılıkta azalmalara sebep olabiliyor. Bu tabloya da ‘insülin direnci’ deniyor. Metabolizmanızda insülin direnci geliştiğinde ise kilo vermeniz daha da zorlaşıyor.

Safra kesesinde taş oluşumunu tetikleyebiliyor

Hızlı ve sağlıksız kilo kaybı safra taşının oluşma riskini de önemli ölçüde artırabiliyor. Yapılan çalışmalara göre; kalorisi çok düşük olan (800kcal veya daha az) diyetleri uygulayan kişilerin yüzde 25’inde safra taşı gelişiyor. Ayrıca düşük kalorili diyetlerin bırakılması sonucunda tekrar kilo alma döngüsü de safra taşı oluşumu riskini yükseltebiliyor.

Baş ağrısına neden olabiliyor

Vücudumuzun kullandığı ilk enerji kaynağı olan karbonhidratlar şok diyetlerde genellikle sıfıra yakın tüketildiği için enerji üretiminde kullanılması amacıyla vücutta keton cisimcikleri oluşuyor. Bu moleküller beyin bariyerinden geçerken baş ağrısına yol açabiliyor.

Halsizlik, yorgunluk yapabiliyor

Vücudun ihtiyacı olan enerji döngüsünde kullanılan vitamin ve minerallerin ( B vitaminleri, demir gibi ) eksiklikleri sonucu halsizlik ve yorgunluk gibi sorunlar da gelişebiliyor.

Ciltte kuruma ve sarkmaya yol açabiliyor

Vücudun gereksinimi olan vitamin ve mineral eksikliğinin cilt üzerinde de sorunlar oluşturabiliyor. Bu maddelerin eksikliği ve vücudun susuz kalması nedeniyle ciltte kuruma ile akne gibi problemler oluşabiliyor. Bunların yanı sıra hızlı kilo kaybı sonucu ciltte sarkmalar ve aynı hızla alınan kilolar sürecinde ciltteki kolajen dokusunun aşırı gerilmesi sonucu çatlaklar gelişebiliyor. Cildin soluklaşması ve tırnakların kırılması da, şok diyetlerin yol açtığı diğer zararlar olarak karşımıza çıkabiliyor.

Saçları döküyor,matlaştırıyor

Düşük kalorili şok diyetler yeterli besin öğelerini içermedikleri için vücutta oluşan vitamin ve mineral eksiklikleri saçlarınıza da yansıyor. Şok diyetler saçlarınızın cansız görünmesine ve dökülmeye sebep olabiliyor.

INSTAGRAM

SOSYAL MEDYADA BİZ

58,698BeğenenlerBeğen
50,163TakipçilerTakip Et
879TakipçilerTakip Et
6,728TakipçilerTakip Et
1,569AboneAbone Ol

TAROT FALI