Ana SayfaYazarlarBir diyet hikayesi!

Bir diyet hikayesi!

25 yıldır balık dışında et yemeyen ben 10 günlük vegan/raw food diyetten sonra rüyamda Yağız İzgül ile et pişirirken gördüm kendimi ve uyandım.. yoğurt bile yiyememek böyle yaptı beni!

 

 Nasıl bir iş bu demeyin ve okuyun! Herhâlde 25 yıldır diyet yapmadım ben. Ama plaza hayatı 2 yılda 7 kilo ekleyince artık zamanı geldi, dedim. 25 yıl önce diyet yaptığımda üniversite kilolarını atmaktı hedefim. Çünkü 52 kilo başladığım üniversiteyi 4 yılın sonunda 69 kilo bitirmiştim. Okul bitince 3 ayda 12 kilosu gitti ve bir daha da kilo almadım hatta zaman zaman 54’leri gördüm tartıda. Yani genelde kilo problemi olmayan biriyim.

Kimi kadınlar vardır hayatları boyunca bir kaç kez ince olmuşlardır, kimi kadınlar da vardır hayatları boyunca bir iki kez kilolu olmuşlardır. Ben şanslıyım ki ikinci gruptayım. Benim gibilerin diyetle pek arası yoktur. Hele ben!!! 7 kilo fazlalığı tartıda görünceye kadar durumu bayağı görmezden geldim. Lezzet düşkünü biri için diyet yapmak çok zor. Öğlen yemek yerken akşam yemeğini planlayan, yemek yerken yemek konuşan, tarifler veren biriyim ben. Basit bir salata bile soslarla, deneylerle şölene dönüşmeden masama gelemez. Hal böyle olunca da diyet kelimesi bile beni ürkütmeye yeterli. Ama yaş 45 olunca da kiloların artık 2 gün uykusuz kalınca, biraz koşturunca kendiliğinden gitmeyeceği acı gerçeği ile yüz yüze geliyorsunuz. Eskiden biraz fazla koşturunca bir kaç günde hemen zayıflayan ben, bir gram veremediğimi fark ettim. Yaşıma mı üzüleyim, kilolarıma bilemedim valla hangisi daha kötü?

Yaşa yapılabilecek bir şey yok bari kiloları vereyim dedim. Diyetisyen falan bana zor. Manipüle etmekte üstüme yoktur, çünkü. Sadece bir doktor arkadaşım var ki telefonla tacizlerime katlanan; onunla konuşarak işe başladım ben de. Önerilerinin hiç birinden hoşlanmadım ve bir de o kadar mesai harcayacak vaktim yok gerçekten. Bu kadar koşuşturma içinde kendime diyet yemekleri hazırlayamayacağımı anladım. Derken başka bir arkadaşımın önerisiyle “saf box”ı keşfettim. Saf Restoran’ın hazırladığı günlük beslenme kutusu diyelim kendisine. Diyetin özü tamamen vegan ve raw food ile beslenmek ve 3 haftaya yayılan bir program. Vegan diyet de raw food da benim için kolay. Zaten yarı vejetaryenim ve aileden gelen bir ot kültürüm var. Yani yeşilliklerle, sebzeyle meyve ile aram çok iyi. Veee başladım. Tam 10 gün oldu, 7 günün sonunda 2 kilo vermiştim bile. Bir daha ikinci 7 günün sonunda tartılacağım. Bakalım ne kadar vereceğim. Buraya kadar sorun yok. Sorun şurada başladı. Bugün 10. gün ve ben rüyamda kendimi Yağız İzgül ile bonfile pişirirken gördüm. En son “mühürlemek ne abi” diye soruyordum. Vücudumda protein nerelere indi bilmiyorum ama çocukluğundan beri eti hiç sevmeyen, çiğneyip çiğneyip yutamayan, peçetelere saklayan ben, şimdi de önüne konsa yiyemeyecek olan ben rüyamda et pişiriyordum. Daha 4 günüm var. Hayırlısı diyorum..

Gelelim saf box’ın iyi ve kötü yanlarına…

 Sevdim;

·     Kahvaltı, öğle yemeği, akşam yemeği, 2 ara öğün, 2 adet yağ yakıcı, 2 adet enzim ve 2 adet probiyotik tabletler bir kutunun “ saf box” içinde hazır geliyor. Düşünmeniz, hazırlamanız gerekmiyor. Alışveriş etmeyince dışardan bir şey yemeyince de verdiğiniz para oldukça makul aslında. Yemekler de vakumlanmış kutularda. Dökülme tehlikesi yok.

Sevmedim;

·     Yemeklerin isimlerini sevmedim. Sushi yazınca insanın bir hayali var ki gelen vegan sushi’nin bildiğimiz sushi ile alakası yok. Kulaklarımı, genzimi yakmayan wasabi olmadığında sushi’yi na’pıyım ben. Yine pad thai de öyleydi ki bayılırım. Hele karidesli, acılı, bol limonlusu beni kendimden geçirir. Ama gelenin alakası yoktu tabii ki. Böyle bir beklentim olması da saçma biliyorum ama o zaman aynı ismi vermesinler kardeşim. Yani hayallerimi yıktılar ve bu da açlığın hissettirdiğinden daha başka bir acı. Kendilerine özgü olup pekala da başka isimler bulabilirler ki günlük menüyü okuyunca hayallere kapılmayalım. Ben bir yemeğin adını duyunca içindeki tüm aromaları hisseden, kokusunu alan biriyim. Yazık bana diyorum.

 Sevdim;

 ·     İçinizi çok temiz hissediyorsunuz. Sabahları dişlerim yeni fırçalanmış gibi uyanıyorum. Enerjim hiç düşmediği gibi aksine arttı.

 Sevmedim;

 ·     Raw krakerler ilk hafta fenalık getirdi. Ara öğünlerde bolca verdikleri krakerler bir süre sonra yenemez hale geliyor. Bıkıyorsunuz. Peynirsiz kraker acı veriyor.

Sevdim;

·     Vegan keke, browni’ye bayıldım. Granola’lar da başarılı bir ara öğün atıştırmalığı, söylemeliyim. Normale dönünce de çantamda bulundurmaya karar verdim. Granola yoğurtsuz da yenebiliyormuş pekala da. Ben tarçınlı, süzme yoğurtlu tercih ederim ama olsun.

 Sevmedim;

 ·     Vegan olduğu için haliyle yoğurt, peynir, yumurta da yok. Günde yarım kilo yoğurt yiyen biri olarak sıkı acı çektim diyebilirim. Zaten bu yazıyı yazmaya iten rüyamda protein eksikliğinin habercisi, 14 günü tamamlayınca ilk iş yoğurt yiyeceğim. Tabii probiyotik olanından.

Evet! Diyet yapmak bizim gibi çalışanlar için zor zanaat. Hele ki ofiste öğle yemeğini çözmek ayrı bir dert. Her gün ne yiyeceğinizi bilmemek, bu nedenle kolaya kaçmak ve sonrada hiç gereksiz şeylerle midenizi doldurmak uzun vadede sağlık ve kilo problemlerine yol açıyor, kesin. Bu nedenle bu tür diyet kutuları çalışanlar için iyi bir çözüm. Vegan diyete katlanamam diyenlerdenseniz rafinera.com ve diyetta.com’u ziyaret etmenizi öneririm. İlle de vegan diyenlere ise safrestaurant.com.tr’yi ziyaret etsinler diyorum.

İnce ve güzel kalın!

 

Elif

 

 

 

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

INSTAGRAM

SOSYAL MEDYADA BİZ

58,698BeğenenlerBeğen
50,163TakipçilerTakip Et
879TakipçilerTakip Et
6,728TakipçilerTakip Et
1,569AboneAbone Ol

TAROT FALI