Cunda`da Bir `Taş Kahve`

Bu sene 23 Nisan tatilimizi Cunda Adasında geçirmeye karar veriyoruz ve araştırmalara başlıyorum. Balıkçıları, doğası ve meşhur bir kahvesi ile ilgili notlarımı alıyorum.  Butik otelleri tarihi dokusu beni etkiliyor. Her zaman bozulmamış tarihi yapıları ve eskiden kalma alışkanlıkları olan kültürleri sevmişimdir. Akşam meşhur balıkçılarından bir tanesinde yerimizi alıyoruz. Güneş tam batmak üzere, manzara muhteşem ve koyu sohbet almış başını gidiyor. Bir mekânın şöhreti ne kadar artarsa misafirlerinin beklentisi de o kadar artıyor. Cunda da beklentilerinizi servis anlamında çok yukarda tutmayın. Kendilerine özgü mezeler gayet başarılı ve farklı bir deneyim yaşatıyor. Cunda da beni en çok etkileyen mekân "Taş Kahve" oluyor. Çünkü oldum olası tarihi yapısı değişmeyen yerleri ve işletmeleri severim. Dededen  toruna kalan 3. kuşak tarafından çalıştırılan kahve hala taviz vermeden yerinde duruyor. Mekan ne kadar kalabalık olursa olsun servis kalitesi gayet başarılı ve aksamıyor. İşletmenin sahibi Hüseyin Barış İngiltere’de eğitimini tamamladıktan sonra baba mesleğine geri dönmüş. Kahvenin havasını hiç bozmadığı için bir tüketici olarak kendisine teşekkür ediyorum. İçerideki soba bile yılların eskitemediği bir anı kitabı gibi yerinde duruyor. Hüseyin Bey biraz eski hikâyeleri anlatıyor ve "Taş Kahve"nin anılarına dalıp gidiyoruz. Kahve cezveleri özel, yani Türk Kahvesi’ni yeni makinalarda yapmıyorlar. Özel cezvelerde ateşte yapıyorlar. Cunda’ya giderseniz ne yapın ne edin bu kahveye uğrayın. Bir köşeye çekilin ve kahvenizi yudumlarken tarihi sobanın anılarını hissederek duvarların anlattıklarını duymaya çalışın. İngiltere’de okumuş olmasına rağmen bu kadar yaşanmışlığı olan "Taş Kahve"yi özenle koruyan Hüseyin Bey’e teşekkürler ederim. Kahveniz bol köpüklü tatiliniz bol kahkahalı geçsin…..