her sabah alarmla uyanıyoruz. uykudan geriye hiçbir şey bırakmadan, ılık bir duş alıyoruz. her sabah bakmaktan sıkıldığımız gardırobun önünde artık daha az zaman geçiriyoruz. gözümüze kalem çekerken bir yudum daha alıyoruz kahveden. şehre karışmadan önce paçalarımızı kıvırıp raftaki en rahat ayakkabıyı çekip giyiyoruz. çünkü sonrası koşturmaca. metroya koşmaca. işe koşmaca. öğle arasında bankaya, öğleden sonra eczaneye. kapanmadan yetişmen lazım. çünkü sürekli bir yere yetişmen lazım. akşam eve yetişmen lazım. belki programın vardır, ona da yetişmen lazım.
uyan! alarm çalıyor.
*
hafta sonlarını saymazsak, her günümüz hemen hemen böyle başlıyor. sürekli bir koşturma hali. ilk günden itibaren sayarsak, belki de dünyanın etrafını bir tur koşmuşuzdur, kim bilir? tüm bu karmaşanın ortasında hep hafif olmak istiyoruz. sabahları içimizden şarkı mırıldanmalarımız da bundan belki de. en hafif halimizle daha kolay koşacağımızı düşünüyoruz. o yüzden daha ince giyiniyoruz soğuk havaya rağmen. daha hafif. daha ince. bari üzerimizdekiler bizi yormasın, istiyoruz. yine de aynaya baktığımızda iyi hissetmek istiyoruz. hafif, ama kendinden emin. net. onun için ince bir kolye takıp belki, son noktayı koyuyoruz.
daha fazla yorulmak istemiyoruz. hızla hareket ettiğimiz her anın bizden çalındığını düşünüyoruz aslında. daha yavaş yaşamak istiyoruz belki de. yine de attığımız adımlardan emin olmak. bastığımız yeri bilmek. attığımız adımları tanımak. kendinen emin yürümek.
*
yarın sabah evden çıkarken paçalarını kıvırdığın pantolonun altına puma trinomic giydiğin zaman, o koşturmanın aslında seni ne kadar hafif hissettirdiğini göreceksin.
GÜNLÜK TAROT FALINIZ
