Şu sıralar İstanbul`da revaçta olan yerler arasında en çok kahve mekanları yer alıyor. Eskiden Starbucks`tan alıp çıktığımız kahveler bize yeterli iken, şimdi işin ikinci hatta üçüncü dalgasına ulaşmış durumdayız. Bu işe biraz uzak olanlar için açıklama ihtiyacı duyuyorum. Şöyle ki, aslında biz birinci dalgada sadece işin tüketim boyutundayız, yani Starbucks`ın ihtiyacımızı karşılamaya yettiği dönem; ikinci dalgaya ulaştığımızda bu biraz daha kahveden keyif alma düzeyine çıkıyor; 3. dalga ise neredeyse bir kahve gurmesine dönüşülen an! Ben kendi adıma 2. düzeyde olduğumu ve burda kalmam gerektiğini düşünüyorum. Ama bu yeni mekanlar beni 3. düzeye doğru heveslendirir mi, şu an için bilemiyorum.
Nişantaşı, Çukurcuma, Cihangir zaten alternatif mekanları ile dikkat çeken semtler olduğundan, benim asıl ilgimi çeken Moda oldu. Özellikle Nun Vintage Coffee`ye ilk fırsatta gitmeyi planlıyorum. Fakat itiraf ediyorum beni çekme nedeni kahvesi değil, dekorasyonu!
MOC ve Drip Coffeeist`i daha önce ziyaret etmiştim. MOC tam olarak mahalle kahvesinin modern versiyonu. Herkesin birbiriyle merhabalaştığı, güne kahvesini burda içerek başlayan Nişantaşı sakinlerinin uğrak mekanı. Sahibi Sam H. Çeviköz 40 sene Avustralya`da yaşamış bir kahve uzmanı. 14 çeşit kahve çekirdeği ile 40 çeşit kahve yapıyorlar. Bu arada benim favorim de çoğu kişi gibi Cold Brew. Drip Coffeeist ise Bağdat Caddesi`nin ara sokağında, kısa sürede popüler olmayı başaran bir diğer kahve mekanı. Ben tamamen tesadüf eseri gittim ve çok memnun kaldım. Sonradan cafenin sahibi olduğunu öğrendiğim bey de, bizzat gelip bize kahvenin yapım aşamasını ve hangi kahvenin birbirinden nasıl ayrıldığını anlattı. Kahve önerisi de ondan geldi. Gerçekten ilgi çekici anlatımı ve içeride yapılırken izleme şansı olmasıyla birlikte orada oturmak daha da keyif verici oldu.
Bu oluşturduğum liste ile kahveye olan merakım biraz daha artmış olabilir. Eğer siz de ilgili iseniz haftasonu Galata Rum Okulu`ndaki İstanbul Coffee Fest`e uğramadan etmeyin!
GÜNLÜK TAROT FALINIZ
