Tek eşli aşkın kutsal bir ideal olarak yüceltildiği dönemlerden, sevmenin ve sevilmenin sınırlarının sorgulandığı bir döneme geçtik. Artık “ilişki” dendiğinde akıllara sadece geleneksel kalıplar gelmiyor. Bir yanda bağlılıkla yoğrulmuş ilişkiler, diğer yanda ise özgürlüğün, bireyselliğin ve deneyim alanının genişlediği alternatif birliktelikler var. Bu yeni tablolardan en çok konuşulanı ise kuşkusuz açık ilişkiler.
Ancak burada bir soru ortaya çıkıyor: Açık ilişkiler gerçekten modern aşkın daha dürüst ve özgür hali mi, yoksa bağlanmaktan kaçmanın romantize edilmiş bir biçimi mi?
Açık ilişki nedir, ne değildir?
Açık ilişki, partnerlerin birbirlerinin romantik ya da cinsel olarak başka insanlarla da yakınlaşmasına izin verdiği ilişki biçimidir. Ancak bu tanım yeterli değil; çünkü açık ilişki, çok katmanlı ve her çiftin kendi kurallarını yazdığı bir dinamiktir. Kimi sadece fiziksel yakınlaşma konusunda birbirini serbest bırakırken, kimi duygusal bağları da doğal kabul ediyor.
Fakat mesele sadece tanımlarla bitmiyor. Açık ilişki yaşayan bireylerin çoğu, bu ilişki biçimini seçerken özgürlük, çeşitlilik ve bireysel tatmini gerekçe gösteriyor. Peki bu gerekçeler gerçekten sağlıklı bir ilişki modeline mi işaret ediyor, yoksa duygusal bağ kurmaktan, kırılmaktan ya da hayal kırıklığı yaşamaktan kaçmanın bir yolu mu?

Bağlanma korkusu mu, bağ kurma biçimi mi?
Günümüz ilişkilerinde en çok tartışılan kavramlardan biri “bağlanma stilleri.” Özellikle kaçıngan bağlanma stiline sahip bireyler için açık ilişki, yüzleşmek istemedikleri duygulardan bir kaçış alanı olabilir. Tek bir kişiye derin bağlanmanın sorumluluğu yerine, yüzeysel ve kontrol edilebilir ilişkiler daha konforlu gelebilir. Bu da açık ilişkinin bir “duygusal kaçış” formuna dönüşme riskini doğurur.
Ama bu, her açık ilişkinin sağlıksız olduğu anlamına gelmez. Güçlü bir iletişim zemini kuran, ihtiyaçlarını ve sınırlarını net biçimde belirleyebilen çiftler için açık ilişki, karşılıklı anlayışla yürütülebilir. Buradaki kilit nokta, ilişkinin kaçış mı, yoksa bilinçli bir tercih mi olduğunun farkına varmak.
Aşkın değişen kimliği
Sosyal medya, dating uygulamaları ve dijitalleşen yaşam tarzı; aşkı, bağlılığı ve ilişkileri daha geçici ve daha ulaşılabilir kıldı. Birçok kişi artık bir ilişkiyi “sonsuza kadar” yaşamak yerine, “şimdiki zamanın ihtiyaçlarını” karşılayan bir birliktelik olarak görüyor. Bu bakış açısı, ilişkilerde esneklik kadar belirsizlik de yaratıyor. Açık ilişkiler, bu yeni aşk tanımının bir ürünü olarak doğmuş gibi görünse de, herkes için uygun olmayabilir.
İlginizi çekebilecek bir diğer yazı >>>>> Bağlanma stillerimiz flört alışkanlıklarımızı nasıl belirliyor?
Kapak: @dovecameron