Bir kadın 10 cm topuklu ile koşabiliyorsa onun için imkansız yoktur. Evet bu inanış doğru ama geçtiğimiz sene oxford ayakkabılar ile hayatımıza giren rahatlık gibi de başka güzellik yok. Özellikle gün boyu dışarda koşturanlar için ideal olan loafer ayakkabılar bu sene önce Louis Vuitton defilelerinde ardından Tommy Hilfiger, Yves Saint Luarent ve Chloe`de karşımıza çıktı. Üstelik ufak bir değişiklik ile. Modacıların eli değer de bir farklılık olmaz mı? Tasarımcılar rahatlığı seven ama sıradanlıktan kaçan kadınlar için loafer tipi ayakkabılara topuk eklediler.
1950`lerin feminen kadınları podyumlarda salınsa da maskülenliğin rahatlığı kadınların da vazgeçilmezi oldu. Loafer tipi ayakkabılar erkek hegomanyasından kurtuldu ve özgürlüğünü ilan etti. Üstelik kadınların kalbini fethetmek isteyen loaferlar kahverengi, siyah gibi sıkıcı renklere isyan ettiler ve sezonun hit renkleri mint yeşiline, bebek mavisine, pembeye boyandılar.
1930`larda Norveç`te sıradan bir ayakkabı olarak moda dünyasına giren loaferler en popüler dönemini 1950`lere doğru Amerika`da otel loungelarının artması ile yaşadı. Özellikle Amerikan Esquire dergisinin moda çekimlerinde ön plana çıktı. 1966 yılında ise Gucci markası loafer pazarında rekabet yarattı. Gucci ilk defa loafer tipi ayakkabılara metal süslemeler ekledi ve sıradan olan modelleri asi parçalara dönüştürdü.
2012 yılında ise podyumda pişip sokağa atlayan loaferlar., özellikle günlük hayatında rahat olmak isteyeh Beyonce, Kristen Stewart, Gwen Stefani gibi ünlülerin favori parçası.
1930`lardan bugünlerin podyumuna gelen klasik ama vazgeçilmez loafer görselleri için sizi fotogalerimize davet ediyoruz.
GÜNLÜK TAROT FALINIZ
