Ana SayfaSağlıkYaşadığınız Stresin Fazla Kiloya Dönüşmesine İzin Vermeyin

Yaşadığınız Stresin Fazla Kiloya Dönüşmesine İzin Vermeyin

Yoğun tempo içerisinde koşuştururken, doğru beslenmek hatta doğru beslenmek için vakit bulmak ne kadar da zor, değil mi? Özellikle de ev ve iş hayatı arasında bir denge kurmak isterken daha da kilo aldığımızı her geçen gün fark etmemiz tam bir kabus.

İşte yukarıda bahsettiğimiz bu tip sorunlara  “Üzerindeki stresin kötü beslenme ve fazla kiloya dönüşmesine izin verme!” mottosuyla yaklaşan ve son zamanlarda artan başarısıyla dikkat çeken Sağlıklı Yaşam Koçu Doruk Güçlü ile spor alışkanlıkları ve kilo vermek için en doğru beslenme yöntemleri üzerine konuştuk…
 
Röportajımıza başlamadan önce Trendus.com okuyucuları için kendinizden biraz bahsedebilir misiniz? Kısaca, Doruk Güçlü kimdir?
 
Tıp doktorları ile bütünleşmiş bir sistemde, insanlara sağlıklı yaşamaları ve hayatlarını pozitif yönde geliştirebilmeleri için yardımcı oluyorum. Birlikte çalıştığım tıp doktorları tarafından yapılan check up sonrasında, hep birlikte koyduğumuz hedefler doğrultusunda, onları motive ediyor, bahanelerden yoksun bir programda onların hedeflerine ulaşmasını sağlıyorum. Kötü alışkanlıkların yerine sağlıklı alışkanlıklar koymasında yol gösteriyor ve onları bu yolda gün boyunca iletişim halinde kalarak destekliyorum.
Her zaman sağlıklı beslenme konusunda bilinçli miydiniz yoksa bir kırılma noktası yaşadınız mı?
 
Hayatımın iki döneminde kilo aldım. Biri lise son sınıfta sakatlanıp, basketbolu bırakma zorunda kaldığım sene, diğeri ise Amerika’da üniversite yılımın son senesi. Her iki dönemde de çok zor bir süreçten geçiyordum ve yaşadığım stresi bana anlık huzur ve mutluluk veren abur cuburlarla yönetmeye çalışıyordum.
 
Bu dönemlerde aldığım fazla kiloları atmak ve içinde bulunduğum ruh halinden çıkmak için aldığım profesyonel yardımlar bana faydalı olmadı. Sonrasında şu an kesinlikle doğru bulmadığım, felsefeden, fizyolojik ve psikolojik gerçeklerden yoksun programlarla aldığım kiloları verdim. Ama hep eksik kalan taraflar vardı. Bir tarafı düzeltirken başka bir tarafı bozuyordum. Ne zaman ki psikolojinin fizyolojiyi fizyolojinin de psikolojiyi direkt etkilediğin farkına vardım, o zaman işler bir daha bozulmamak üzere düzelmeye başladı.


 
Bir kişi için yıllardır uyguladığı beslenme şeklini bir anda kırmak çok zor bir şey! Peki, kötü beslenme alışkanlıklarından vazgeçemeyen kişiler için öneriniz nelerdir?    
 
İrade dediğimiz mekanizma bir biyokimyadır. Bireyin biyokimyasının bozulmasına neden olan faktörlerin en önemlilerinden biri uyguladığı yanlış beslenme düzenidir. Bu düzen kronik hale geldiği takdirde çoğu insanda fizyolojik bir bağımlılığa dönüşür. Bireysel özellik ve ihtiyaçlar doğrultusunda hazırlanmamış programların bozuk biyokimyaya sahip bireyde kalıcı başarı sağlamasını beklemek irrasyoneldir. Bu yüzden sorunu bireysel ve tümsel ele almak gerekir. Bireye doğru, hücrelerinin ihtiyaç duyduğu beslenme programını uygularken, beslenme düzeninden çıkartılan ve biyokimyasının bozulmasına neden olmuş yiyecek ve içeceklerin yarattığı fizyolojik, özelliklede nörokimyasal değişimleri yaratan sağlıklı aktiviteler koymak gerekir. Spor ve yoga bu aktivitelerin başında gelir.
 
Kişi için en doğru beslenme şekli nedir? Onu hayatına nasıl kolay adapte edebilir?
 
Beslenme bireye hastır bu yüzden ‘en doğru beslenme şekli’ herkes için aynı olamaz. Kişiye özel doğru beslenme programı bulunduktan sonra bu programa adapte olmak, sağlıksız bir beslenme programını uygulamaya kıyasla daha kolaydır aslında. Alışkanlık ve bağımlıklardan kurtulmak tabii ki bir süre alacaktır fakat hücreye ihtiyacı olan besinleri göndermek adaptasyon sürecini hızlandırır. Sağlıksız bir beslenme düzeninde yaşamak aslında çok daha zordur. Dolayısı ile birçoğumuz zor olanı başarıyor! Bütün gün boyunca durmadan komut verdiğimiz vücudumuza, hücrelerimize bizden talep ettiği besinleri sunmak hayatımızı kolaylaştırır. Bizim optimum düzeyde yaşamamızı mümkün kılar.


 
 
Son zamanlarda hayvansal protein ağırlıkla gıdalarla ilgili bir takım spekülasyonlar oldu! Tavuk, et, süt gibi…  Sizce en faydalı hayvansal gıda nelerdir? Ne sıklıkla tüketilmesi gerekmektedir? 
 
İnsanoğlu yaklaşık iki buçuk milyon yıl boyunca avcı/toplayı olarak yaşadı, hayvan eti ve sebze ile beslendi. Hücrelerimizin birçok görevi için ihtiyacı olan esansiyal amino asitleri alabilmek için et tüketmek büyük önem taşır. Dolayısı ile et tüketmek doğrudur veya et tüketmek doğru değildir demektense, o dönemki et ile günümüzdeki et arasındaki farkı ortaya çıkarmak daha doğu bir cevap olacaktır!
 
Yaşam tarzımız özellikle de beslenme tarzımız genel sağlığımızı nasıl direkt etkiliyorsa aynı şey hayvanlar için de geçerlidir. Doğal ortamda, doğal besinler ile beslenen hayvanın eti sağlıklı olur fakat hayvan doğadan uzak bir ortamda doğasına aykırı, ilaçlı, sentetik ürünlerle besleniyorsa o hayvanın eti sağlıksız olur. Amino asit profili, omega 3 / omage 6 dengesi değişir ve bambaşka bir ‘ürün’ haline gelir. Günümüz insanının yaşadığı en büyük sıkıntılardan biri kalite ile miktar arasında farkı doğru ayırt edememek. Beslenme konusunda da aynı problemi yaşamakta, kaliteye önem vermeden, obsesif bir şekilde miktarlara takılmaktayız.
 
Daha önce hiç spor yapmamış ya da spor yapmaktan keyif almayan birine spor nasıl aşılanmalı?
 
Sağlıksız, bize zarar veren alışkanlıklara ve/veya bağımlıklara veda etmenin yolu onların yerine sağlıklı, bize yarar sağlayan alışkanlıklar ve/veya bağımlılıklar koymaktan geçer. Ben bu noktada fizyolojinin, özelliklede nörokimyanın çok büyük rolü olduğuna inanıyorum. Sigara, şeker, alkol tüketimi gibi sağlıksız olarak sınıflandırabilecek alışkanlıkların – bağımlıkların- bizde yarattığı biyokimyasal değişimler vardır. Bunları hayatımızdan çıkartıp, yerine benzeri biyokimyasal değişimleri yaratan başka alışkanlıklar ya da bağımlılıklar koymadığımız takdirde sonuç lehimize olmaz. Bu noktada spor büyük önem taşır çünkü spor vücudumuzun optimum düzeyde çalışması için gerekli olan en önemli aktivitelerden biridir. İşin bir de fiziksel tarafı var tabii. Kim iyi bir vücuda sahip olmak, güzel gözükmek istemez ki! Spor bu noktada büyük önem taşıyor.

Ben spor yapmaktan keyif almayan insanların çoğunun, bugüne kadar yanlış çalıştığını veya çalıştırıldığını ve doğru beslenmediği, dinlenmediği için istediği sonucu alamadıklarını gözlemliyorum. Halbuki işler doğru yapılsa, spordan keyif almayan birine spor alışkanlığı kazandırılabilinir.


 
 
Günlük yaşantımızdaki beslenme rutinimiz ruh sağlığımızı ne kadar etkiliyor? Yani, son zamanlarda hemen hemen herkeste karşımıza çıkan depresyon kötü beslenme sonucu mu?
 
Psikolojimiz fizyolojimizi, fizyolojimiz de psikolojimiz direkt etkiler. Spesifik bir örnek vermek gerekirse, bizi mutlu eden biri ile birlikte olduğumuzda serotonin salgılarız, hatta derin duygular beslediğimiz biri ise nabzımızın yükselmesine bile neden olabilir dolayısı ile psikolojimiz fizyolojimizi etkiler. Rafine şeker seviyesi yüksek bir yiyecek / içecek tükettiğimizde kan şekerimiz hızla yukarı çıkar ve serotonin salgılarız yani hareketlenir ve mutlu oluruz dolayısı ile fizyolojimiz psikolojimizi etkiler. Toprağın değerini kaybetmesi, birçok insanın çeşitli nedenlerden dolayı bozulmuş sindirim sistemi ve sağlıksız beslenmesi vücudumuzda ‘malnutrition’ olarak bilinen besin yetersizliğine neden olabilmektedir. Hem psikolojik hem de fizyolojik stresle savaşırken vücudumuzda bulunan vitamin ve mineral de kullanırız. Dolayısı ile günümüzde birçok insanda bulunan depresif ruh halinin altında yatan nedenlerden biri besin yetersizliği ve buna bağlı olarak bozulan biyokimyadır.
 
Size son derece ilginç gelebilecek bir örnek vereyim: Mısır tüketimi yüksek olan toplumlarda, mısır tüketimi az olan toplumlara kıyasla daha fazla cinayet işlendiğini gösteren araştırmalar vardır. Bunun nedenini fizyolojik açıdan şöyle açıklayabiliriz: Vücudumuzun mutluluk hormonu olarak bilinen serotonin hormonunun üretebilmesi için dışarıdan triptofan amino asidi alması gerekir. Yüksek miktarda mısır tüketen toplumlarda triptofan eksikliğine sık rastlanmaktadır. Triptofan amino asidi en çok hayvan etinde vardır fakat hayvan ot değil yem ile beslenmiş ise triptofan seviyesi düşük olur. Serotonin hormonunun agresyonu baskıladığına inanılır. Triptofan seviyesi düşük bireyin yüksek ihtimalle serotonin seviyeleri de düşük olur ve bu da agresyona ve depresyona neden olabilir. Latin Amerika bölgesinde yüksek miktarda mısır ve mısır ile beslenen hayvanların eti tüketilir. Nitekim, Latin Amerika oldukça yüksek bir cinayet oranına sahiptir.
 

Hem De Nefis fikri nereden çıktı? 

Sağlıklı beslenmek isteyip de çeşitli nedenlerden dolayı bunu başaramayan insan sayısı oldukça fazla. Ben bu nedenlerden dördü üzerine yoğunlaşarak Hem De Nefis’i kurdum.


Birinci neden her zaman her yerde sağlıklı bir menüye ulaşmanın mümkün olmaması ve bu nedenden dolayı birçok insanın başladığı beslenme programlarını yarıda bırakması. Biz istenilen adrese yaptığımız günlük teslimatlar ile bu sorunu ortadan kaldırıyoruz.
 
İkincisi insanların sağlıklı yemek lezzetsiz olur algısı. Bu yanlış algıyı senelerdir yaptığımız AR-GE çalışmaları sonucunda çıkan birbirinden lezzetli yemeklerimizle kırıyoruz.
 
Üçüncüsü insanların evde yemek yapacak zaman bulamamaları. Hem De Nefis için ayırman gereken vakit 5 dakikadan fazla sürmeyecek olan sipariş işlemin. Aylık paket aldığın takdirde ayda 5 dakikaya hem ne yiyeceğim, nasıl pişireceğim dertlerinden kurtulmuş hem de hafiflemiş oluyorsun.
 
Dördüncü ve en önemli neden miktardan öte kaliteye önem vermemiz ve bu doğrultuda kalori hesabı yapmadan ürünümüzü sunmamız. Doğru bilinen bir yanlışı düzeltiyoruz. Bize gelen hiç bir kimse fazla kilolarını kendi kendine yanlış kalori hesabı yaptığı için almadı. Biz de bu nedenden dolayı kalori hesabı ile bu sorunu çözmeye çalışmıyoruz çünkü ana sorunun kalori miktarı olduğuna inanmıyoruz. Birçok insan yemekleri gördüğünde ‘ben bunlarla mı zayıflayacağım?’ diye sorguluyor aslında ama sadece paketten çıkan ürünleri tükettiği takdirde her sabah kalktığında hafiflediğin farkına varıyor. Ekstra sebze ve / veya et alanlar da dahil.
 
Önemli olan yemeğin ismi ve cismi değil, o yemeğin nasıl yapıldığıdır. Biz yemeklerimizi hazırlarken, özellikle Paleo kutularında, bireyin kilo vermesine engel olabilecek hiçbir yiyecek ve içeceğe yer vermiyoruz. Mediterranean kutularında tahıl, bakliyat ve süt ürünleri olduğu için iş Paleo’ya kıyasla biraz daha yavaş sonuç veriyor.
 
Özetle metabolik bir problem yoksa Hem De Nefis kutunu aldatmadığın müddetçe her sabah uyandığında hafiflemiş kalkıyorsun. İşin en güzel taraflarından biri de bahsettiğim tüm bu güzellikleri ‘fix cost’ yani sabit gider üzerinden alabiliyor olmak. Çünkü yemek herkes için sabit bir günlük gider.


 
Hem de Nefis ile ilgili geri dönüş nasıl oldu?
 
Lezzetimiz ve miktarlarımız konusunda çok iyi geri dönüşler aldık. Birçok insana gönderdiğimiz yemekler fazla bile gelmiş dolayısıyla çoğu kutu dışına çıkmadı ve bu sayede her sabah kalktığında mutlu bir tabloya uyandı. Alınan sonuç sadece fiziksel olmuyor tabii. Sindirim sistemiyle ilgili ve ruhsal açıdan da çok iyi geri dönüşler aldık. Yoğun çalışan insanların ortak geri dönüşü son derece pratik olduğumuz.
 
Tüm geri dönüşlerin içinde kendimizi değerlendirebilmemiz için en faydalı olan, günlük deneme paketi alan herkesin ertesi gün haftalık veya iki haftalık paket siparişi vermiş olması ve müşterilerimizin yüzde seksen sekizinin paketleri bittikten bir dönem sonra tekrar geri dönmeleri ve yeniden başlamaları.  
 
 
Çalışan kadınlara dengeli bir yaşam için 3 şey önermenizi istesek bunlar ne olurdu?
 
Uyku, hem somut hem de soyut açıdan kaliteli beslenmek ve düzenli egzersiz. Uyku bu üçü içinde en önemlisi. Bebek nasıl uykuda büyüyorsa bizler de uykuda yenileniyoruz. Anabolik yani yapıcı hormonların bir kısmı uyku sırasında salgılanıyor ve bizim sağlıklı yaşlanmamıza ve kas kazanmamıza, dolayısıyla yağ yakmamıza da, yardımcı oluyor.

Öğün atladığın takdirde bir sonraki öğünde telefi edebilirsin veya ara öğün eklersin. Spor yapmadığın takdirde yine rahatlıkla telafi edebilirsin fakat uykunun telafisi yoktur. Kahve içmek uyarır, uyumak ise dinlendirir. Dolayısı ile kahve içerek uyku telafi edilemez. Lütfen kimse kahveyi yanlış ve sağlıksız bulduğum algısına kapılmasın. Kesinlik böyle bir şey demiyorum. Sadece uykunun telafisinin mümkün olmadığını söylüyorum. Uykunun süresinden çok kalitesi önemlidir. Kaliteli uyku uyumak için uyku öncesi kendimizi düşüncelerden arındırmak yani aklımızı boşaltmak, zifiri karanlık ve hiç bir elektronik eşyanın olmadığı bir odada uyumak büyük önem taşır. Fazla kilo problemi olan insanların çoğunda uyku problemi de vardır!

Somut açıdan kaliteli beslenmek derken bir önceki soruların cevaplarında belirttiğim sağlıklı gıda seçiminden bahsediyorum. Soyut açıdan kaliteli beslenmek derken ise ruhumuzu doyurmaktan bahsediyorum yani sevdiğimiz aktivitelere zaman ayırmaktan. Dengeli beslenmek demek sadece protein, karbonhidrat, yağ … oranından ibaret değildir. Dengeli beslenmek ruhu da beslemek demektir. Ruhun beslenmediği bir hayatta denge bozulur! Düzenli egzersizden kastım bireysel özellik, ihtiyaç ve hedefleriniz doğrultusunda egzersiz yapmanızdır. Bu konuda yine miktardan öte kalite önemlidir yani egzersizleri nizami yapmak.
 
 
Başarılı kariyer hayatınızda daha da yapmak istediğiniz planlar nelerdir?
 
Öncelikle teşekkür ederim. Hem De Nefis’i kurmadan önce bir süre sık sık Londra’ya gidip geldim. Orada özel bir klinikle ortak bir projemiz var. Hem De Nefis’i kurduktan sonra Londra projesini 2017 tarihine kadar durdurmak zorunda kaldım. Bu süre içinde New York’ta güzel bir proje geliştirdim. Aralık ayında bu proje için New York’a gidiyorum, dönüşte de Londra ayağını tekrar başlatmak üzere Londra’ya. 2017 senesi itibariyle bu 3 şehir arasında yaşıyor olacağım. Ama beni asıl heyecanlandıran Mayıs ayında ilk kitabımı çıkartacak olmam.
 

INSTAGRAM

SOSYAL MEDYADA BİZ

58,698BeğenenlerBeğen
50,163TakipçilerTakip Et
879TakipçilerTakip Et
6,728TakipçilerTakip Et
1,569AboneAbone Ol

TAROT FALI