
Şimdiye kadar Sherlock Holmes hep ortamdaki en akıllı adamdı. Şimdiyse yeni bir dahi suçlu, Profesör Mariarty ortalıkta geziniyor. Moriarty hem zeka anlamda Holmes’un dengidir, hem de kötülük yapma eğilimi ve vicdandan tamamen yoksun oluşu ünlü dedektif karşısında ona avantaj sağlayabilmektedir. Bu seferki araştırmaları Sherlock Holmes ve Dr. John Watson’ı Londra’nın dışına, Fransa, Almanya ve son olarak da İsviçre’ye götürür. Ama kurnaz Moriarty her zaman bir adım öndedir ve meşum planını hayata geçirmeye tehlikeli biçimde yaklaşmaktadır. Eğer başarılı olursa, muazzam bir servet ve güce kavuşmakla kalmayıp, tarihin akışını da değiştirecektir.

Tamamen Canon 7D fotoğraf makinesiyle çekilmiş ilk uzun metrajlı film olan Mikrofon, Mısır’ın çokkültürlü liman kenti İskenderiye’nin altını üstüne getiren müzikal bir yolculuk. Yönetmen Raoul Peck’in “etkileyici müzikleri ve zengin karakter yelpazesiyle” övdüğü filmde genç bir adamın Amerika’dan, grafiti sanatçıları, hip hop, rock, caz müzisyenleriyle dolu sanat ve müzik camiasını keşfettiği İskenderiye’ye dönüşü konu ediliyor. Mikrofon Abdallah’ın ilk çalışması Heliopolis’i izliyor.
Mısır’ın çok kültürlü liman kenti İskenderiye’nin altını üstüne getiren müzikal bir yolculuk. Etkileyici müzikleri ve zengin karakter yelpazesiyle dikkat çeken filmde Khaled adlı genç bir adamın, uzun yıllar kaldığı Amerika’dan grafiti sanatçıları, hip hop, rock, caz müzisyenleriyle dolu sanat ve müzik camiasını keşfettiği memleketi İskenderiye’ye dönüşü konu ediliyor. Khaled, bu hareketli kentte hem renkli sanat ve müzik camiasını keşfedecek hem de yaklaşan bir halk hareketinin ayak seslerine şahit olacaktır.

Ulrich Tukur, Daniel Brühl, Steve Buemi ile Anne Consi’nin seslendirdiği animasyon
Yeni maceralarla karşımıza çıkacak olan müzik yıldızı sincaplar Alvin, Simon ve Theodore ve biricik arkadaşları Dave serinin bu bölümünde büyük bir deniz macreasına atılıyorlar. Dişi sincaplardan oluşan bir müzik grubu olan The Chipettes’ler; Britany, Eleanor ve Jeanette de Alvin’lerin yanında, lüks bir gemi ile çıktıkları deniz macerasında kendilerini ıssız bir adada buluyorlar.

Bazı sinema dergileri ve eleştirmenlerce “
Film, babasının artık onu istemediğini söyleyen ve yetimhanede bir başına kalan 11 yaşındaki Cyril’in iyimser, bir o kadar da masalsı hikâyesini anlatıyor. Başroldeki küçük Thomas Doret oyunculuğu ile büyük beğeni topladı.

Usta yönetmen Roman Polanski’nin yönettiği ve muhteşem kadrosuyla dikkat çeken Acımasız Tanrı (Carnage), Oğullarının okul bahçesindeki kavgasından sonra bir buluşma yapmaya karar veren iki aileyi konu alıyor.
Oyun parkında birbiriyle kavga eden onbir yaşlarında iki çocuk… “Kurban”ın ebeveynleri “kuvvetlinin” ebeveynleri tarafından olayı çözümlemek için evlerine davet edilir. İçten başlayan sohbet gitgide bıçak sırtı bir hal alacak, dört ebeveynin kendilerine ve hayata dair inkârlarına ve garip önyargılarına sahne olacaktır. Bu insani vahşetten hiç biri kaçamayacaktır.

1990’ların büyük karmaşasında kendine bir yol çizmeye çalışan üniversite öğrencisi Kemal, siyasal idealleri ve duygusal beklentileri arasında sıkışıp kalmıştır. Platonik bir aşkla bağlı olduğu Leyla ise, Kemal’in bu beklentilerine cevap vermekten uzaktır. Kemal, en yakın arkadaşının ölümüyle kendini bambaşka bir siyasi atmosferin içinde bulur. Kemal artık illegal bir devrimcidir. Yeraltının romantik ama bir o kadar da tehlikeli iklimi, Kemal’in “aşk ve devrim” arasında kurmaya çalıştığı dengeyi bozmuştur. Kemal’in “devrim treni” makas değiştirirken, “aşk”la arasındaki mesafe açılmaya başlamıştır.
Türkiye sinemasında ilk defa 90’lı yıllar gençliğini anlatan filmin yönetmen koltuğunda, “Sonbahar” filminin başarılı yapımcısı F. Serkan Acar oturuyor. Filmin başrollerinde Adana Altın Koza Film Festivali’nde “Umut Veren En İyi Genç Erkek ve Genç Kadın Oyuncu” ödüllerini filmde canlandırdıkları “Kemal ve Leyla” karakterleriyle kazanan Gün Koper ve Deniz Denker bulunuyor. Film, Adana’daki festivalde Jüri Özel Ödülü ve En İyi Sanat Yönetimi dallarında toplam dört ödül aldı.

“İspanyol Pansiyonu” ve “Paris” ile tanıdığımız yazar ve
Çalıştığı fabrikanın kapanmasından sonra iş arayan bekâr anne France, hizmetçi olarak borsacı Steve’in dairesinde çalışmaya başlar. Steve’in 3 yaşındaki oğlu Alban’ın babasında kalmak için geldiğinde Steve, temizlikçiden farklı birisine ihtiyacı olduğunu hisseder. France da ek paraya ihtiyacı olduğundan Alban’a bakmaya ve onlarla kalmaya karar verir.

Karadeniz’in halk
Hayalleri ve hayattaki amaçları yüzünden, Karadeniz’de bile herkesin dalga geçtiği “fakir” Temel, Trabzon’un en zengin ailelerinden birinin kızı olan Zuhal’e aşıktır. Kızı ister fakat alamayınca yıkılır. Tam bu sırada, arkadaşı Turgay’ın Sümela Manastırı’nın çatısına çıkarak intihar etmeye kalkıştığı haberini alır. Arkadaşını intihardan vazgeçirmek üzere Sümela Manastırı’nın çatısına çıkar. Temel’in tek hedefi artık Sümela’nın şifresini çözüp Kutsal Hazine’yi bularak, hem sevdiği kızı almak hem de herkese kendini ispatlamaktır.