Ana SayfaModaDilek Hanif`le defile öncesi özel röportaj

Dilek Hanif`le defile öncesi özel röportaj


İlk defa defileniz için Paris`e giderken uçakta neler geçiyordu aklınızdan?
Valla beş sene oldu. Dolayısıyla çok net olarak hatırlayamıyorum. Bildiğim bir şey varsa tabii ki çok heyecanlıydım. Hiç bilmediğim, daha önce deneyemediğim, ülkemizde daha önce  denenmiş ve bunlar hakkında bilgi edinmediğimiz  bir olaya doğru gidiyordum. Onun için onun verdiği endişeler ve heyecan vardı.
 
İlk Paris defilenizde bilmediğiniz neler öğrendiniz?
İlk gittiğimiz zamanla bugünkü arasında ciddi bir mesafe kaydetmiş durumdayız. Hem teknik olarak, hem donanım olarak artık son derece konunun içindeyiz. Ne olması gerekiyor, nasıl yapılması gerekiyor tabii ilk sefer bunların hepsine çok yabancıydık, önümde yapılmış bir örnek olmadığı içinde ne olduğunu bilmiyordum. Bizim burada bugüne kadar alıştığımız bir çok konuda daha farklı uygulamalarla karşılaştık. Artık bugün burada da daha bilinçli ve farklı şekilde çalışılıyor ama o gün için öyleydi. Benim için son derece eğitici ve öğretici bir gelişme süreci oldu diyebilirim.

Bütün olay zaten ilginç ama bu defilelerle ilgili aklınızda kalan bir anınız var mı?
Normalde koleksiyonu biz bir hafta öncesinden buradan koliliyoruz,  hazırlıyoruz ve yolluyoruz. Geçen seneki koleksiyonda çok ağır işlemeli parçalar vardı ve bunların bazıları yetişmedi. Onun yüzünden koleksiyonun bir kısmını giderken yanımızda götürmek zorunda kaldık. Kalacağımız otele vardık, herkes yerleşti. Ertesi gün ekipteki arkadaşlarla fitting manken seçimlerinin yapıldığı salona gittik, bavulda orda bir köşede duruyor. Dedim ki, bavul açılsın da kıyafetler orda bulunan askılara ütülenip asılsın, bavulu bir açtık, içinden eşofman tarzı kıyafetler çıkıyor. İlk önce algılayamadım, herhalde ekipten bir arkadaşın kıyafetleri diye düşündüm ama kıyafetleri çektikçe de benzerleri çıkıyordu ve bir anda buz kesildiğimi hatırlıyorum.  Bavulu açan ekipteki arkadaşlar ve herkes dondu kaldı. O anda anladım ki, yanlış bavulu almışız. Kayıp bavulun içinde de, kaftanımız, inanılmaz önemli işlemelerle dolu bir sürü parçamız bulunuyordu ve ne yazık ki  bu bavul başka biri tarafından alınmış. Yani o anda yaşadığım duyguları hakikaten o ana kadar yaşamamıştım. Çünkü öyle tamamlayıcı parçalar vardı ki içerisinde, mesela işlemeli şort olmadan  bir parça çıkmıyordu. Kızım da o sırada bizimle beraberdi ve bizim ekipten bir arkadaş ve kızım hemen bir taksiye atlayıp hava alanına gittiler. Telefon bile açtırtmadım! "Bir an önce oraya gidin ne oldu orda anlayın haber verin" dedim. Kızımı göderme sebebim İngilizce ve Fransızca biliyor olması ve biz o sırada model seçimlerine devam ediyoruz. Etraftaki diğer insanlara bunu belli etmemeye çalışıyorum tabi Fransız ekibe de, bu sırada modeller geliyor, gidiyor ama onların hiç farkında değilim. Çünkü o anda hiçbir anlamı yok eğer bavul olmazsa defile yapamayacağız gibi bir durumdayız. Neyse ki, ilerleyen dakikalarda kızım Dilhan aradı "Anne bulduk" diye ama o anki yaşadığım stresi şoku hepsini bir arada hiç unutamam. Böyle kötü bir hatıra ama sonra iyi bir ders oldu bize, o ayrı.

Bir Türk modacı nasıl "Ben Paris Moda Haftası`nda defile yapacağım" der ki? Böyle bir hayali gerçeğe dökmek için insan nereden başlar? İşin maceralı kısmını biraz anlatır mısınız?
Bunun başlangıcı hayal de değil, biraz idealist olmakla alakalı. Hayatta idealleriniz varsa kendi işinizi çok seviyorsanız ve amaçlarınız varsa bu da bunun bir başlangıç noktası oluyor. Çünkü bir yerden başlamanız lazım. Kendinizi olduğunuz bir yerden taşıyabilmeniz için buna bir yerden başlamak gerekir.Benimde başlangıç noktam öyle bir şey oldu. Bu işin zirvesi Paris`ti bende Paris`ten başlayım dedim.

Paris Moda Haftası`nda birkaç kez yer aldınız. Ancak doğal olarak bir sonraki adımın vakti geldi ve İlkbahar/Yaz ve Sonbahar/Kış olmak üzere yılda iki kez Paris defilesi yapma k

Mankenlerinizi nasıl seçiyorsunuz?
Koleksiyonu hazırladıktan sonra muhakkak bir styling`le çalışılması gerekiyor. Çalıştığımız kişiyle benim hazırlamış olduğum koleksiyon üzerinde bir çalışma yapıyoruz. Koleksiyon renkleri detayları çıkmış oluyor ve bundan sonra bu elbiseleri ne tarz kızların üstünde görülse iyi sonuç alırız konusu hakkında fikir alışverişi yapıyoruz. Onun üzerine kadar veriyoruz. Bu sene dedik ki, çok güzel couture mankenler olsun. Olabildiğince natürel, açık tenli, şaçları ise son derece doğal olan mankenler tercihimiz oldu. Dolayısıyla bunu önceden belirliyoruz. Sonra kızları seçerken biraz da kıyafetleri göz önünde bulundurarak tercihler yapılıyor. Mesela, göğüs dekoltesi hoş bir şey ama çok büyük göğüslü bir mankene giydirdiğinizde aşırı kötü ve çirkin bir sonuç alabiliyorsunuz. Halbuki o göğüs dekoltesi göğüsleri büyük olmayan bir mankene giydirdiğiniz zaman son derece güzel ve kaliteli duruyor. Bu olaylardan dolayı kıyafetlerin önceliklerine göre mankenleri seçiyoruz. Onun yüzünden bakarak seçmeye başlıyoruz. Bu oldukça zaman alıyor ve bence defilenin en önemli olaylarından biri mankenlerle kıyafetlerin örtüşmesi. 
 
Dünya çapında hangi yıldızı giydirmek size büyük mutluluk verir?
Aslında artık düşünüyorum da bence artık Dilek Hanif markası böyle bir yere geldi. Onun için de, İnşallah önümüzdeki senelerde bunla ilgili taleplerimiz de olur. Böylece kırmızı halıda birçok yıldızı giydiririz. Penelope Cruz olabilir. Çok hoş ve zarif buluyorum. Cameron Diaz da olabilir.
 
Paris`teki defileye az kaldı. Tarih yaklaştıkça heyecanınız kontrolden çıkmaya başladı mı yoksa artık daha mı rahatsınız?

Aslında geçen senelere göre daha rahatım. Hadiselerin akışını bildiğimiz için rahat oluyoruz. İlk defilemize giderken karanlık bir yere girmek gibi bir şeydi. Hakikaten ne yapacağınızı bilemiyorsunuz. Oradaki prosedürler nedir, işin gerçek anlamda gidişatı ne şekilde oluyor… Ama bugün artık öyle değil. Her şey kontrolümüz altında, oradaki ekip bizi tanıyor, biz onları tanıyoruz, ne yapılacağını biliyoruz. Onun için heyecanım artık son bir kaç günde daha fazla olur. Şimdi sadece son ana kadar hiçbir aksilik çıkmaması için kontrolümde olması gereken birçok detay var daha çok onlarla alakadar oluyorum. Bu da beni oyalıyor zaten şu anda heyecanlanmaya vakit bulamıyorum ama dediğim gibi son bir kaç gün ciddi heyecanlanma olur biliyorum.

Harvey Nichols gibi büyük ve önemli mağazalarla görüşmeye başladığınızı öğrendik. Bu gibi yerler için özel koleksiyon mu hazırlaycaksınız yoksa her şey henüz fikir aşamasında mı?
Şimdi hazır giyim ürünleri için görüşülüyor fakat değişik farklı bir şeyle karşı karşıya kalıyorsunuz. Böyle tarzdaki mağazalar ücret ödemeden sizden bazı ürünleri alıp sattıkça ödeme yapıyorlar. Ayrıca bunun bir de mali ve farklı bir prosedürü var. Çok taviz vermeye gerek var mı, ondan da çok emin değilim. O kararı vereceğiz. Yani sadece "Ürünümüzü bir yerde koyalım da, illa orda satılıyor görünelim"i çok doğru bulmuyorum. Çünkü bir şekilde maddi olarak da bize olumlu bir dönüşü olması gerekiyor.

Devamı için lütfen yukarıdaki fotoğrafa tıklayınız.
 

Haute Couture ve hazır giyim birlikte mi devam edecek?
Bu sezon hazır giyim mağazamızın adres değişikliği olacak. Farklı bir yere taşınacağız ama bu mağazadan ve bunun gidişatından son derece memnunum onu bırakmayı düşünmüyorum. Zaman içinde onu geliştirmek, İstanbul`un dışıda bazı şehirlerde Dilek Hanif markasını satmak gibi bir şey söz konusu olacak ama bunu uygun zamanda yapmak lazım diye düşünüyorum. Ama benim asıl işim couture ve hiç bırakmayı düşünmüyorum.

Sizin koleksiyonlarınızda, diğer bazı yurt dışında aktif olan Türk modacıların da yaptığı gibi Osmanlı`dan izler görüyoruz. Ancak sizin parçalarınızın "giyilebilir" yönleri hep ağır basıyor. Bu ayarı tuttururken nelere dikkat ediyorsunuz?
Osmanlı`dan esinlenip bunu günümüze uyarlamayı bir Dilek Hanif tarzıyla birleştirmek gerekiyor. Bir kere stil olarak beni yansıtması lazım. Sade ve şık olması gerekiyor. Detaylarda hani o narin elegan çizgilerin kalması gerekiyor. Bunları göz önünde bulundurarak başlıyorum. Bu sene Osmanlı`dan aldığım cepkenleri işledim. Cepken kuplarını günümüz formlarına adapte ettim. Dolayısıyla bir çok şeyi bir arada düşünerek başlıyorum ama klas ve naif bir kadın çizgisi benim için çok önemlidir.

Çantanızda mutlaka olan 3 şey nedir?
Not defterim, çünkü sürekli not alıyorum. Dudak nemlendiricim (ruj veya krem olarak). Gözlük kışın da eldiven asla eksik olmaz.

Ne kadar moda olursa olsun ne kendi giyiminizde ne de tasarımlarınızda asla kullanmayacağınız bir şey var mı?
Eski zamanlarda bana bunu sormuş olsaydınız, bir sürü şey söyleyebilirdim. Ama zamanla asla bunu kullanmam dememeyi öğrendim. Çünkü bazen insanın bazı konularda fikri değişebiliyor, bunun için hayatta hiçbir şeyi sınırlandırmamak lazım. Bu yüzden bir cevap veremiyeceğim. Mesela başkalarında çok beğensem bile leopar desenli bir şeyi sanki ben hiç giyemezmişim gibi geliyor. Bazen giyen birilerine gayet iyi olabiliyor. Ben orjinal leopar bir kürkü giyerdim ama kürk giymemek çok daha doğru. Kısaca "leopar" desen diyebilirim.
 

Devamı için lütfen yukarıdaki fotoğrafa tıklayınız.

Siz çok bakımlı ve tarzı çok belli bir hanımsınız. Kişisel bakımınızın olmazsa olmazları var mı? Örneğin saçınız çok dikkat çekici, saçlarınıza nasıl bakıyorsunuz?
Çok yoğun bir tempodayız, bunun yüzünden de bu aralar kendimle uğraşmaya vaktim kalmıyor. Normalde çalışırken bir eşofman, rahat bir pantolon, düz bir ayakkabı giymeyi tercih ediyorum. Çünkü yaptığım iş hareketli bir iş. Bunun yüzünden de hareketlerimi kısıtlamayacak kıyafetler giyiyorum. Her ne kadar anlaşılmasa da kıyafetler yapılırken hepsinde birer birer benim müdahalelerim oluyor. Yani drapelerin çekilmesi, nakışların yerleştirilmesi, kıyafete o formun verilmesi benden geçiyor. Dolayısıyla yoğun çalışıyorum. Koleksiyonun bu kadar yoğun olmadığı zamanlarda, aksam erken yatıp, sabah erken kalkan, dikkatli beslenen, spor yapan bir insanım. Temiz cilde dikkat ederim ama çok fazla kendimle uğraşan bir insan değilimdir. Düzenli bir yaşamı seven bir insanım belki onlar yansıyordur düzenime. Şaçlarıma gelecek olursak, her zaman yapılması gereken rutin bakımlarımı yaptırıyorum. Hani çok fazla röfleymiş,boyaymış gibi şeylerle şaçlarımı yıpratmam. Fön çektirmem.

Kendi giyiminizde tercih ettiğiniz, tarzınıza uyan markalar hangileri?
Ralph Lauren benim son derece klasik ama her zaman çok rahat kullandığım bir markadır. Hermes`in beğendiğim belli ürünleri mesela kazak, kaşkol ve klasikleşmiş çantalarıdır. Donna Karan`ıda çok beğenirim. Bunlar benim her zaman gidip de içinden muhakkak bir şeyler bulabildiğim markalardır. Onun dışında Balenciaga gibi markalardan dönem dönem bir şeyler bulup alırım. Benim kendime ait bir tarzım vardır, zaten bir çok kıyafetimi ben kendim hazırlıyorum. Tamamlayıcı aksesuarları dışardan alıyorum. Bu bir gömlek olabilir. Son olarak Chloe`nin gömlekleri, trikoları ve Jill Sander markası beğendiklerimin arasında.

Bu sezon İlkbahar/Yaz için kendi gardırobunuza beğendiğiniz bir parça var mı?
Açıkçası, İlkbahar / Yaz koleksiyonu için kendime fırsat gelmedi.En son kendine gardırop yapan insanım. İş güç biter, onları bir tarafa bıraktıktan sonra bir fırsatım olurda yurtdışına çıkarsam ordan birkaç parça alıp burada bazı eksiklerini tamamlıyorum. Ama şu anda kendim için öyle bir şey yapmadım. Yaptığım iş bir konsantrasyon meselesi ve ben işime odaklandığım zaman işimden başka bir şey düşünemiyorum. Mesela, benim daha defile günü giyeceğim kıyafetim yok, ne giyeceği mi bilmiyorum. Kıyafetimi nasıl düşünebilirim ki, ben diyorum ki en kötü smokin pantolonum var onu giyer üstüne de bir tişört giyer çıkarım , herkes bana zaman zaman kızıyor niye kendine dikmiyorsun diye. Ama öncelik koleksiyonumun çok iyi bir şekilde çıkmış olması, önemli olan benim güzel ve şık olmam değil. 
 
Bu sezon en çok hangi trendler hoşunuza gitti?

Bu seneki trendlerin içinden en çok beğendiğim nude renkler, çok pastel ve açık tonlar. Bu sene benim için çok keyifli çünkü bu renkleri çok severim  ve tasarımlarımda da bol bol kullanırım. Bir diğeri ise dantel ve drape bunlar da benim çok severek kullandığım detaylardır. Dolayısıyla hoş bir sene olacak diye düşünüyorum.

En sevdiğiniz ve tavsiye ettiğiniz kozmetik ürünü nedir?
Şu anda Dr. Hauschka diye bir marka kullanıyorum, ondan önce de Dermalogica kullanıyordum. Benim tavsiye edeceğim şu olabilir; daha çok dermatolojik ürünlerin kullanılması, yani katkı maddelerinin olabildiğince az olan ürünlerin tercih edilmesi.

Sizin Paris`iniz neresi? Artık iyice Paris ikinci evinize dönüşüyor.Yılda iki defile… Paris`ten birkaç öneride bulunur musunuz?
Paris`te çok sevdiğim ve gidince gitmemezlik yapmadığım restorantlardan bazıları, Champs Elysees`nin arkalarında olan Chandra ve Deep Chinesse lokantası. Onların dışında Laduree`de kahvaltı, aslında son derece turistik bir yer ama ne kadar turistik olursa olsun hakikaten eski bir Fransa, muhakak bir kere gidin

Dilek Hanif`in Paris`e götürdüğü koleksiyondan bir örnek. Bu yıl manken olarak Tuğçe Kazaz`ı tercih etmiş.

Dilek Hanif`in Paris`e götürdüğü koleksiyondan bir örnek. Bu yıl manken olarak Tuğçe Kazaz`ı tercih etmiş.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

INSTAGRAM

SOSYAL MEDYADA BİZ

58,698BeğenenlerBeğen
50,163TakipçilerTakip Et
879TakipçilerTakip Et
6,728TakipçilerTakip Et
1,569AboneAbone Ol

TAROT FALI