Ana SayfaRöportajArzu Özev ile Nefes Teknikleri, Yoga ve Sağlıklı Beslenme Üzerine Konuştuk

Arzu Özev ile Nefes Teknikleri, Yoga ve Sağlıklı Beslenme Üzerine Konuştuk

Yoga eğitmeni, Stres Yönetim Uzmanı, yazar ve Mutlu Mutfak Şefi Arzu Özev ile Trendus için oldukça keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. 

Yoga eğitmeni, Stres Yönetim Uzmanı, yazar ve Mutlu Mutfak Şefi Arzu Özev, her ay bodrum ve İstanbul’daki  Fenerbahçe’deki stüdyosunda,  “Sri Sri Yoga Atölyesi” yapıyor. Kurumsal firma çalışanları için öğle arasında, ofis yogası gerçekleştiriyor. Ve yılda 2 kere Mutlu Mutfak Atölyesi’nden sağlıklı, taze ve pratik lezzetler sunuyor. Biz de Arzu Özev ile tüm bu konular hakkında keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Sudarshan Kriya nefes tekniği ve yoga öğretisiyle tanışmanız nasıl gerçekleşti?

Üniversite’deyken yaşamın gerçeğiyle ilgili yaşadığım güçlü bir idrak üzerine iyi bir yoga okulu aramaya başladım. Birkaç merkeze uğradım, fakat uğradığım yerlerde yoga bilgisinden çok hareketlere ön plandaydı. Ben hareketlerden ziyade kadim yoga öğretisini anlamak ve yaşamıma geçirmek üzere bir eğitim arıyordum. Sağlıklı ve mutlu bir yaşam kurmanın bir matematiği olduğunu anlamış olsam da formülü henüz bilmiyordum. Çok sevdiğim bir arkadaşım “Tam sana göre bir kurs biliyorum” diyerek beni üniversitede organize edilen bir Art of Living kursuna götürdü. Bu kursta Sudarshan Kriya nefes tekniğini öğrendim. Kursu benimsedim fakat başlangıçta tekniği çok da düzenli uygulamadım açıkçası. Ta ki Yeni Zelanda’ya uçmak üzere yola çıkmadan önce fena bir ruh haline girene dek. Daha iyi hissetmek için pek de fayda göreceğime inanmadan oturdum, öğretildiği gibi yarım saat kadar tekniği uyguladım. Gözlerimi açtığımda karanlık ruh halim gitmişti, neşe içinde yeni bir güne başlamış gibiydim. O gün tekniğin ne kadar güçlü olduğunu fark ettim. Sonra Yeni Zelanda’da sessizlik kursuna katıldım. Sessizlik programından çıktığım zaman yoga yaşamımın bir parçası haline gelmişti. Sadece duruşlar, nefes ve meditasyon değil, aynı zamanda öğreti de. Sigarayı da bu kurstan sonra bıraktım. Yıllar içinde belli aralıklarla düzenli olarak sessizlik programlarına ve çeşitli eğitimlere katıldım, gönüllü olarak pek çok projede yer aldım, yoga ve nefes kursları verdim. Hatırlattıkça, yaşadıkça ve tekrarladıkça bu kadim bilgi ve bakış açısı yaşamımın bir parçası oldu. Olmaya da devam ediyor.

Kurumsal firma çalışanları için öğle arasında, ofis yogası gerçekleştiriyorsunuz. Ancak çalışma yaşamı kişiyi pek çok rutinden geri koyabiliyor. Ancak yoganın bunu kırabileceği de bir gerçek. Katılımcıların geri dönüşü nasıl oluyor?

Bir  saatin sonunda gözlerini açtıkları anda “çok rahatladık” diyorlar.

Biz, gerçek anlamda rahatlamayı unuttuk. Genellikle rahatlamak için ya sigara yakıyor, ya sosyal medyada oyalanıyor, ya dedikodu yapıyor ya da bir şeyler yiyip içmeye gidiyoruz. Oysa bunların hiçbiri sürdürülebilir rahatlama yöntemleri değil. Yoga ve meditasyon uygulamaları ise kalıcı rahatlama sağlıyor. Bu sayede sürekli düşünen zihin ve gün içinde gerilmiş beden gevşiyor.

Ofis yogasını genellikle öğle saatlerinde yemekten önce yaptığımız için öğleden sonra ağırlık çökmediğini, çok daha enerjik hissettiğini söyleyenler de çok. Katılımcılar, uzun vadede genel olarak daha iyi hissettiklerini rapor ediyorlar. Ofis yogasından sonra katılımcıların çoğu Sri Sri Yoga ve Art of Living Happiness programında gösterdiğimiz Sudarshan Kriya nefes tekniğini de öğrenmek istiyorlar.

Düşüncelerimiz üzerinde kontrolümüz olduğu kadar nefesimiz üzerinde de kontrol sahibiyiz. Zihnimizi olumluya odaklarsak nasıl bir nefes tarif edersiniz?

Aslında düşüncelerimizin üzerinde çok fazla kontrolümüz yok. Zihin dört nala kontrolsüzce koşan bir at gibi. Yoga bilimi, zihni disipline etmeyi öğretiyor. Araştırmalara göre zihnimizden bir günde 40.000 ila 70.000 düşünce geçiyor. Geçmiş, gelecek, kendi üzerimizdeki ön yargılarımız, başkalarıyla ilgili fikirlerimiz, bir sürü düşünce… Her düşünce, bizde olumlu, olumsuz veya nötr bir duygu yaratıyor. Bu düşünceleri zihin seviyesinden kontrol etmemiz çok zor. Geçmişe takılı zihinlerde depresyon, geleceğe takılı olanlarda ise anksiyete baş gösteriyor. Üstadım Sri Sri Ravi Shankar, “Zihin bir uçurtmaysa, nefes onun ipidir” diyor. Zihne zihin seviyesinden ulaşamıyorsak, nefes yoluyla bu mümkün. Nefeste her duygunun karşılık geldiği bir ritim var. Öfkelenince, heyecanlanınca hızlı nefesler alıp veriyoruz dikkat ederseniz. Oysa sakin ve mutluyken nefesimiz daha uzun ve derin oluyor. Dolayısıyla nefesin yardımıyla düşünce ve duygu dünyasını dengeleyebiliyoruz.

Yılda 2 kere Mutlu Mutfak Atölyesi’nden sağlıklı, taze ve pratik lezzetler sunuyorsunuz. Bize bu uygulama hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?

Mutlu Mutfak aslında kendiliğinden doğdu. Ben 15 senedir vejetaryenim. Yeme bozukluklarım iyileştikten sonra bilinçli beslenmeye özen gösterdim. Başlangıçta Ayurveda bilgisi ve ayurvedik yemek tarifleri bu konuda bana çok yardım etti. Türkiye’ye döndüğüm zaman benim vejetaryen olduğumu öğrenenler, hep bamya, pırasa, brokoli yediğimi düşünüp çok sıkıcı bir hayatım olduğuna kanaat getirerek benim için üzülüyorlardı. Oysa benim mutfağım rengarenk, çeşitli ve çok lezzetliydi. Sürekli aynı şeyleri yemiyordum ve yemek pişirirken de, yerken de çok eğleniyordum. En önemlisi de yedikten sonra ağır hissetmiyor, pişmanlık duymuyordum. Sonra tariflerimi öğrenmek isteyenler çıktı ve Mutlu Mutfak kursları doğdu. 2015 yılında, Makrobiyotik şeflik eğitimi için Becket, Massachusetts’teki Kushi Enstitüsü’nde eğitim aldım. Ayurveda ve makrobiyotiğin pek çok yönden birbirlerine benzediklerini fark ettim. Şimdi pişirmenin temellerini bu kadim öğretilere dayandırarak lezzetli olduğu kadar da sağlıklı ve pratik yemek pişirme eğitimleri veriyorum. Mutlu Mutfak eğitiminin esas amacı birkaç tarif vermek değil; katılımcılara sağlıklı beslenmeyi yaşama geçirebilmeleri adına temel araçları sağlamak.  6 saat kadar süren bu eğitimde 20 civarında sağlıklı tarif tadıyor ve hazırlamayı öğreniyoruz.

“Enerjik, sağlıklı ve odaklı hissetmek istiyorsak temiz yemek önemlidir” diyorsunuz. Gündelik yaşamın koşuşturmacasında temiz beslenmeden uzaklaştığımız da bir gerçek. Peki bize bundan kaçınmak için verebileceğiniz tüyolar var mı?

Temiz beslenmek adına başlangıçta paketli yiyecekleri, beyaz unu ve beyaz şekeri yaşamınızdan çıkarmanızı öneririm. Bol su için. Hatta her sabah kalkar kalmaz ve gün içinde bir dilim limonla ılık su için. Ilık su sindirimi kolaylaştırır, metabolizmayı hızlandırır ve bağırsakları temizlemeye yardımcı olur. Öğün saatleriniz belli olsun. Bu, sindirim sisteminizin kolay çalışmasına yardımcı olur. Dondurulmuş gıdalardan uzak durun. Kendinizi iyi hissetmiyorsanız yemek yemeyin. Lokmalarınızı en az 20-30 defa çiğneyin. Yemekle beraber su içmeyin. Yemekle beraber su içmek, mide asitlerine “nasıl olsa su var, boş ver yat” mesajı vermektir. Yeme-içme saatlerinize dikkat edin. Metabolizmanın en hızlı olduğu zaman sabah saatleridir. Özellikle 7 ile 10 arası. Sağlıklı bir kahvaltı (ılık tahıl lapaları, taze meyve suları ve meyve gibi) güne enerjik başlamanızı sağlayacaktır. Akşam yemeğini erken yiyin. Akşam 21.00’den sonra vücudun istirahate çekildiği saattir. Bu saatten sonra yemek yememeye özen gösterin. Bedeninizle iletişim kurun. Neleri yedikten sonra kendinizi daha ağır hissediyorsunuz, neleri yedikten sonra daha hafif ve tok hissediyorsunuz bunu fark edin. Tam tahıllar, iyi pişirilmiş bakliyatlar, mevsim sebzeleri ve koyu yeşilliklerden oluşan bir menü uzun süre tok tutar ve yedikten sonra enerjik hissettirir.

INSTAGRAM

SOSYAL MEDYADA BİZ

58,698BeğenenlerBeğen
50,163TakipçilerTakip Et
879TakipçilerTakip Et
6,728TakipçilerTakip Et
1,569AboneAbone Ol

TAROT FALI