Ana SayfaSağlıkJinekolojik kanser tedavileri

Jinekolojik kanser tedavileri

Kadın üreme sistemi kanserlerini başta rahim ağzı, rahim ve yumurtalık kanseri olmak üzere; vulva, tüp, vajina kanseri ve gebelikle ilişkilendirilen problemler (üzüm gebeliği) oluşturur. Tüm dünyada rahim ağzı kanseri kadınlarda meme kanserinden sonra en sık görülen kanser olup, gelişmekte olan ülkelerde rahim ağzı kanseri, kanserden meydana gelen ölümlerin başında yer almaktadır. Özellikle gelişmemiş ülkeler başta olmak üzere, rahim ağzı kanseri tüm dünyadaki kadınların en önemli sağlık sorunlarından biridir. Yumurtalık kanseri kadınlarda kanserle ilişkili ölümler sıralamasında dördüncü sıradadır.

Medical Park Göztepe Hastanesi’nden Kadın Hastalıkları ve Doğum / Jinekolojik Onkoloji Cerrrahisi Uzmanı Doç. Dr. M. Murat Naki, kadın kanserleri hakkında bilgi veriyor ve bu hastalıkların tedavisi konusunda son gelişmeleri anlatıyor.

Kadın kanserlerinin genel nedenleri neler?
Rahim ağzı kanseri: Sigara kullanımı, cinsel yolla bulaşan hastalıklar özellikle insan papilloma virüs enfeksiyonu (HPV), erken yaşta cinsel ilişki, çok eşlilik, kocası çok eşli kadınlar, düşük sosyo ekonomik düzey risk faktörü kabul ediliyor.

Rahim kanseri: Şişmanlık, şeker hastalığı öyküsü, erken yaşta adet görme, geç menopoz yaşı,  hipertansiyon, kısırlık, progesteron olmaksızın tek başına östrojen kullanımı riski artırıyor.

Yumurtalık kanseri: Belirgin bir neden saptanamamıştır. Ancak yaş, ailesel faktörler yüksek hayvansal yağ içeren diyet, pudra kullanımı gibi çevresel ve genetik faktörlerin yumurtalık kanserinde etkili olduğu düşünülüyor. Örneğin yaşam boyu bir kadının yumurtalık kanserine yakalanma riski yüzde 1.4 iken, birinci derece akrabası yumurtalık kanseri olanda  yüzde 5, iki adet birinci derece akrabasında olan kadınlarda yüzde 7’ye kadar yükselmektedir.

Vulva kanseri: Sigara kullanımı, cinsel yolla bulaşan hastalıklar özellikle insan papilloma virüs enfeksiyonu (HPV), erken yaşta cinsel ilişki, çok eşlilik, kocası çok eşli kadınlar, düşük sosyo ekonomik düzey gibi risk faktörlerine ek olarak; dış üreme organlarındaki bazı kaşıntılı ve ekzema gibi  lezyonlar da sayılıyor.

Vajina kanseri: Rahim ağzı ve vulva kanserinde görülen risk faktörlerine benzer riskler vajina kanseri için de geçerlidir. Ayrıca anne rahmindeyken annenin kullandığı bazı ilaçlar  (dietilstilbestrol-DES) da ek risk oluşturmaktadır. Ancak günümüzde bu ilaç artık kullanılmadığı için bu risk gittikçe düşmektedir.

Belirtiler neler?
Jinekolojik kanserlerin belirtileri kanser olan organa göre farklılık gösterir. Rahim ağzı kanserinin belirtisi cinsel ilişki sonrası lekelenme tarzında vajinal kanama, adet miktarında ya da süresinde artış, kahverengi vajinal akıntı olarak ortaya çıkar. İleri evrelerde bel ve kasık ağrısı, idrar yapmada güçlük ya da bacaklarda ödem görülebilir. Rahim kanseri erken bulgu veren bir kanserdir. Menopoz öncesi ya da menopoz döneminde anormal kanamalarla kendini gösterir. Bu yüzden diğer kanserlere oranla daha erken evrede yakalanması mümkün olabilmektedir. Yumurtalık kanseri ise ne yazık ki  geç belirti verir ve bulguları çok anlaşılır değildir. Karın şişliği, ağrı, hazımsızlık, karın çevresinde artış, anormal vajinal kanama en sık görülen belirtilerdir. Geç belirti vermesi nedeniyle yumurtalık kanseri olgularının yüzde 70’ine evre 3 ve 4’te tanı konur. Vulva kanserinin en sık belirtileri ise kronik kaşıntı, vulvada ele gelen kitle, ağrı, kanama ve ülserlerdir. Vajina kanserinde de rahim ağzı ve vulva kanserine benzer belirtiler görülebilmektedir.

Jinekolojik kanserler geç fark edildiğinde ölüme neden olabilir?
Jinekolojik kanserlerin ölümle sonuçlanma oranları hastalığın evresine, hücre tipi ve derecesine, hastanın genel durumuna, yaşına ve yapılan cerrahiye bağlı olarak değişiklik gösterir. En kötü yaşam süresine sahip olan kanser, geç belirti vermesi nedeniyle yumurtalık kanseridir.  Tanı sonrası 5 yıllık ortalama yaşam süresi yüzde 35’tir. Rahim kanseri ise daha erken belirti verdiği için yaşam süresi yumurtalık kanserine göre daha iyidir. Tüm evreler için ortalama yaşam süresi oranları şu şekildedir: Evre I yüzde 80, evre II yüzde 60, evre III yüzde 30 ve evre IV için yüzde 10. Pap smear yöntemi ile erken tanı şansı artan rahim ağzı kanserinde ortalama yaşam süresi yüzde 80 civarındadır. Evre I yüzde 90, evre II yüzde 65, evre III ve IV için ise yüzde 15’tir.

Tanı aşamasında yararlanılan yöntemler neler?
Jinekolojik kanserlerin erken tanısı için geliştirilen yöntemler sayesinde tedavideki başarı oranı da artar. Jinekolojik kanserlerden rahim ağzı kanseri, son yıllarda erken tanının en çok arttığı kanser türüdür. Bu kanserde Pap smear testi denilen rahim ağzından dökülen hücrelerin incelenmeleriyle yapılan tarama yöntemi ile gelecekte kanserleşme potansiyeli olan hücresel değişiklikler erken dönemde tanınmaktadır. Bu değişikliklerin tedavi edilmesiyle rahim ağzı kanserinde ölüm oranında belirgin bir azalma tespit edilmiştir. Öyle ki, tek bir negatif Pap smear testi, rahim ağzı kanseri riskini yüzde 50 oranında azaltırken, yaşam boyu dokuz negatif Pap smear testi ise bu riski yüzde 90’ın üzerinde azaltmaktadır. Rahim ağzı kanseri için en etkin tarama yöntemi olan Pap smear testi 21 yaşın üzerinde cinsel aktivitesi olan her kadına yılda bir kez önerilmektedir.

Rahim ve yumurtalık kanserinde erken teşhisin önemi nedir?
Jinekolojik kanserlerde kullanılan tarama yöntemleri rahim kanserinde çok etkili değildir. Rahim kanseri genellikle erken belirti verdiği için tanısı rahatlıkla konulabilir. Ancak riski yüksek olan şişman, diyabetik, östrojen tedavisi gören kişilerde beklentileri karşılamasa da tarama yapılabilir. Tarama için transvajinal ultrasonografi, endometrium adı verilen rahim iç zarından biyopsi ve muayenehane şartlarında histeroskopi kullanılabilir. Transvajinal ultrasonografi ile ölçülen rahim içi tabakasının kalınlığı 5 milimetrenin altındaysa rahim kanseri riski çok düşüktür. Tüm jinekolojik kanserler arasında en ölümcül olan yumurtalık kanseri için etkin bir erken tanı ve tarama yöntemi yoktur. Yıllık rutin muayene erken tanı için yeterli değildir. İlk kez 1980’li yıllarda tanımlanan CA-125 tümör belirteci adlı yüzey antijeniyle erken evre yumurtalık kanserinin yüzde 50’si, ileri evre yumurtalık kanserlerinin %80’i saptanabilmektedir.  Ancak menopoz öncesi döneminde Ca-125 değerleri gebelik, rahim iç dokusunun rahim dışındaki bölgelerde bulunması olarak tarif edilen endometriozis, iyi huylu yumurtalık kistleri gibi bir çok nedene bağlı olarak yükselebilir. Ayrıca erken dönemdeki yumurtalık kanserlerinin yüzde 50’sinde Ca-125 normal olarak bulunmaktadır. Transvajinal ultrasonografi ve Doppler ultrasonografi  ile Ca-125’in birlikte kullanımı taramanın niteliğini artırsa da rutin inceleme için yeterli değildir.

Kadın kanserlerinin tedavisinde nasıl bir yol izlenmeli ve jinekolojik kanser tedavilerinde yeni gelişmeler neler?
Jinekolojik kanserlerin tedavilerindeki başarı hastalığın evrelerine göre farklılık gösterir. Etkin tedavinin genellikle cerrahidir.  Yumurtalık kanserinin tüm evrelerinde cerrahi uygulanır.  Genellikle bu olgular geç dönemde belirti verdikleri ve dolayısıyla geç tanı aldıkları için hastalar ileri evrede başvururlar. Hastalara tam cerrahi evreleme yapılmalı ve tümör kitlesi geriye tümör kalmayacak seviyeye indirilmelidir. Cerrahi evreleme sadece rahim ve yumurtalıkların alınması değil, kanserin tüm karın içinde yaygınlığının araştırılması ve yayıldığı belirlenen bölgelerin cerrahi olarak çıkarılması anlamına gelir. Böylece hasta ileride alacağı kemoterapiden maksimum fayda görür. Kemoterapi sonrası tekrarlamalarda yine ilk tercih cerrahi olmalıdır. Rahim ağzı kanserinin erken evrelerinde cerrahi uygulanırken, ileri evrelerde ışın tedavisi temel tedavi seçeneğini oluşturur. Rahim kanserinde ise yine cerrahi ilk tedavi seçeneğidir. Sonrasında radyoterapi ve gerekirse kemoterapi de uygulanabilir. Jinekolojik kanserli olgularda tedavi ve izlem multidisipliner yapılmalıdır. Hastalıkların tekrarlamalarında birden fazla tedavi  kombine olarak kullanılabilir.

Jinekolojik kanserlerin tedavisinde son zamanlarda geliştirilen yeni yöntemler özellikle cerrahi alanındadır. Rahim ağzı ve rahim kanserleri başta olmak üzere erken evre yumurtalık kanserlerinde de kullanılabilen laparoskopik cerrahi yöntemi günümüzde daha sık kullanılmaktadır. Bu yöntemde hastalar ameliyat sonrası daha hızlı iyileşebilmekte, günlük yaşamlarına daha hızlı dönebilmekte ve ayrıca radyoterapi veya kemoterapi gerektiren durumlarda bu ek tedavilerin daha erken alınmasına katkıda bulunmaktadır. Laparoskopik cerrahiye teknik olarak çok benzeyen ve daha gelişmiş bir yöntem olan robotik cerrahi yöntemi de yeni tedavi alternatiflerinden biridir. Bu yöntemde laparoskopide olmayan bazı ek avantajlar hem hasta ve hem de doktora daha konforlu  bir ameliyat olma ve yapma imkanı vermektedir. Ayrıca özellikle radyoterapi için kullanılan cihazların gelişmesi de sadece tümör dokusuna ışın verilmesini, sağlam dokulara ışın verilmemesini sağlamaktadır. Kemoterapide de günümüzde hedefe yönelik kemoterapi olarak adlandırılan yeni ilaçlar da kullanılmaktadır.

Jinekolojik kanserlerin cerrahi tedavilerinin uzman bir jinekolog-onkolog tarafından yapılması büyük önem taşımaktadır. Jinekolojik onkoloji cerrahisi uzmanı olan bir cerrah; 4 yıllık bir asistanlık süresinden sonra kadın hastalıkları ve doğum alanında uzman olmakta ve 3 yıl boyunca jinekolojik onkoloji yan dal ihtisası yaparak, jinekolojik onkoloji cerrahisi uzmanı ünvanına sahip olabilmektedir. Dolayısıyla jinekolojik kanserlerin cerrahi tedavilerinde tam yetkili ve bilgili olabilmektedir. Bu kanserlerin jinekolog-onkolog tarafından tedavi edilmeleri hem hastalıksız sağkalım ve hem de toplam sağkalım süreleri açısından hastalara çok büyük avantajlar getirmektedir.

Korunmak için neler yapılabilir?
Jinekolojik kanserlerin nedenleri çok farklı olduğu için korunmada da birçok faktörü dikkate almak gerekir. Rahim ağzı kanserinden korunmak için cinsel yolla bulaşan hastalıklardan özellikle insan papillom virüs (HPV) enfeksiyonundan korunma ön plana çıkıyor.  Üreme çağında doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda, rahim ve yumurtalık kanserlerinin görülmesinde belirgin oranlarda azalma olduğu bilinmektedir. Sigara kullanımı da rahim ağzı kanseri riskini artırdığından bırakılması önerilmektedir.

Rahim ağzı kanseri:  Rahim ağzı kanserinin erken tanısı ve tedavisi mümkün olduğundan mutlaka her yıl belirgin bir yakınma olmasa da Pap smear testi yapılmalıdır. Son yıllarda HPV enfeksiyonları için aşılar geliştirilmiştir. Bu aşılar rahim ağzı kanserine en çok neden olan iki HPV tipine (Tip 16 ve 18) karşı geliştirilmiştir ve bu tiplerle olan enfeksiyonları engellemektedir. Rahim ağzı kanserlerinde bu iki tipin yaklaşık %70-80 görüldüğü bilindiğinden, bu aşıları olmuş kadınlar korunmuş olmaktadırlar.

Rahim kanseri:  Aşırı kilo alımının engellenmesi,  doktora danışılmadan hormon replasman tedavisi alınmaması ve kanserleşme potansiyeli olan rahim hastalıklarının uygun tedavi edilmesi gerekiyor.

Yumurtalık kanseri:  Doğum kontrol haplarının kullanılması ve ailede yumurtalık kanseri varlığında koruyucu girişimler önerilebilir. Yani yumurtalık alınabilir. Ancak bu her zaman yumurtalık kanserini ortadan kaldırmayabilir. Jinekolojik kanserlerden korunma en iyi rutin yıllık muayenelerin ihmal edilmeden yaptırılması ile gerçekleşir.

Vulva kanseri: Dış üreme organları olarak da bilinen ve büyük dudak, küçük dudak, klitoris yapılarının bulunduğu bölgenin tümüne vulva denir. Bu bölgenin kanserleri çok nadir görülmektedir. Dolayısıyla taramaya ilişkin herhangi bir çalışma yoktur. Ancak kadınlar bu bölgede anormal bir durum hissettiklerinde doktora başvurmalı ve gerekli incelemelri yaptırmalıdır.

Vajina kanseri: Çok nadir olması nedeniyle vagina kanserinde tarama akılcı bir yaklaşım değildir. Rutin doktor kontrollerinde vaginada görülen anormallikler belirlenebilir.

INSTAGRAM

SOSYAL MEDYADA BİZ

58,698BeğenenlerBeğen
50,163TakipçilerTakip Et
879TakipçilerTakip Et
6,728TakipçilerTakip Et
1,569AboneAbone Ol

TAROT FALI