Kükürt`ün Serüveni

Kükürt,  insan canlısı, sevimli, biraz da afacan bir kediydi. İlk günler yeni evine alıştıktan sonra  sıra çevreyi keşfetmeye gelmişti. Son zamanlardaki mekanı pencere kenarlarıydı. Kuşları ve sinekleri  takip ediyordu avcı içgüdüleriyle…

2012’nin 19 Ağustos akşamında,  sinek yakalamak isterken 5. kattan aşağıya düşüverdi maalesef. Park halindeki bir arabaya da çarparak zemine vurmuştu zavallıcık. Durumu fark eden sahipleri hızla aşağıya indiler.Kükürt korkmuş, sinmiş ve panik halindeydi.Bekir hoca beyin cerrahisi uzmanı, eşi anesteziyoloji ve reanimasyon hocasıydı. İnsanmış gibi düşünüp kısa bir değerlendirme yaptılar. Allahtan klinik olarak çok kötü görünmüyordu. Bilinci açık, refleksleri yerindeydi.Seke seke yanlarına yaklaştığında fark ettiler sol arka ayağına hiç basamadığını.

Üstelik deri bütünlüğü de bozulmuş, açık kırık şekillenmişti. Vakit kaybetmeden donanımlı bir hastaneye götürmeye karar verdiler onu.

Anatolia’ da nöbetçi doktor karşıladı Kükürt’ü .Hızla acil durum hekimliği prosedürlerini uyguladı. Röntgenlerini aldı, laboratuvar incelemelerini tamamladı. Neyseki düşmeye bağlı bir iç kanama şekillenmemişti. Sol arka ayakta çok parçalı kırık dışında başka önemli bir şeyi yoktu. Hastaneye yatırdılar, ilk tedavisini başlattılar, ayağını geçici bandaja aldılar ve ertesi günkü cerrahi konsültasyonu  beklemeye başladılar.

 Veteriner cerrahi uzmanı Doç.Dr. Cem Perk , olguda açık kırık olduğu için bandajla tedavi edilemeyeceğini belirtip,  planladıkları ortopedi yöntemini  anlattı sahiplerine.

 Kükürt operasyona alındı. Kemik iliği boşluğuna özel çivi yerleştirildi; kıymık şeklinde ayrılmış küçük parçalar serklaj teliyle tespit edildi. Ameliyat başarılı geçmiş, ayağı pansumana alınan kedi 3 gün sonra taburcu edilmişti. Her şey yolunda derken, evde bir sineğin peşine düşen  ve yeni ameliyatlı ayağına hızla yüklenen oydu yine… Hissettiği acıyla pansumanına yöneldi. Sahipleri yarasıyla ilgilenmiyor diye yakalığını çıkarmışlardı.Afacan  Kükürt, diliyle bir güzel pansumanını sıyırıp dikişlerine yönelmişti. Bekir hoca tuttuğu gibi getirmişti Anatolia’ya tekrar. Yarası açılmıştı.Yeniden dikiş atıldı operasyon bölgesine. İyileşme süresince  hastanede kalması kararlaştırıldı. Yeni bir yaramazlıkla karşılaşmak istemiyorlardı doğrusu. Aynı zamanda ameliyatlı ayağına fizik tedavide uygulanacaktı.

Kükürt hastanenin uzun süreli misafiriydi artık. Çok parçalı kırığın kaynaması için en az 2 ay geçmesi gerekiyordu. Bu sürede kafeste içerisinde kalacaktı. Eski yaramazlığı dakalmamıştı. Ayağındaki çiviyle ağır aksak basabiliyordu. Zaman zaman kontrol filmleri alınıyor ve kemik iyileşmesi takip ediliyordu.

3 ayın sonunda kısmi kaynama olduğu anlaşıldı. Küçük parçaların tamamı ana kemikle bütünleşememişti. Çivi çıkarıldığı takdirde, ayak desteksiz kalacak ve basış olmayacaktı. Hayat boyu bırakılacak bir yerde de değildi.Ucu diz eklemini rahatsız ediyordu.

Yeni bir ortopedik planlama gerekiyordu. Kaynama şekillenmiş kemik yüzeyine titanyum alaşımlı plaka ve vidalar yerleştirilecek ve yaşam boyu yerinde bırakılacaktı. Bu zor operasyona Cem hocayla birlikte, bizzat hastane sahibi veteriner hekim Suhat Eren’de katıldı. Ameliyat esnasında kemik boşlukları arasına taze kemik greftleri de yerleştirildi. Arzu edilen kemik bütünlüğü ve sağlamlığı elde edilmişti. 15 gün daha hastane de kalan Kükürt  daha iyi basmaya başlamış ve taburcu edilmişti.

Yaklaşık 4 ay hastanede kalan,  iki zorlu ortopedik operasyon geçiren afacan,  6 temmuz 2013`te son kontrole getirildiğinde ayağını sorunsuz kullanıyordu. Belki tek problem  X-Ray cihazından geçerken çıkartabileceği biip sesi olacaktı..