Ana SayfaRöportajRöportaj: Azra Kohen

Röportaj: Azra Kohen

Yeni kitabınız Aeden ne demek öncelikle? Bildiğimiz cennete mi tekabül ediyor?
Aeden, Kur’an-ı Kerim’de de adı Adn olarak geçen bir yer. Cennet demek. Aeden adlı bir gezegende başlıyorum gerçeğin masalına. Evrenin bir köşesinde üzerinde yaşayan organizmalara kendi potansiyellerini en üst seviyede gerçekleştirebilmeleri için rahim gibi korunaklı besleyen bir gezegen Aeden. Evet cennet ama bu tehlikesiz olduğu anlamına gelmiyor. Cennetin bile tehlikeleri olabilir kendini keşfetmekte emek vermeyenler, kısa yolun kolaylıklarını uzun yolun erdemine tercih edenler için…

Kitapta Aeden gezegeninin betimlemeleri rüya gibi geliyor okurken. Bu sizin olmak istediğiniz yer mi? Güneşin rengi neden mor mesela?
Her güneş bir yıldızdır ve bir yıldızın rengi yüzey sıcaklığına bağlıdır. Yıldız sıcaklaştıkça ışığın dalga boyu da kısalarak yayılır. En sıcak yıldızlar mavi beyaz kısa dalgalarla gözümüze ulaşırken, en soğuk olanlar da uzun dalgalarla kırmızının tonlarında gösterir kendini. Einstein’a Nobel kazandıran bir buluştur bu ışığın sıcaklığının rengiyle alakasını keşfetmesi.  İnsan gözü sarıdan yeşile doğru uzanan spektrumdaki radyasyonu yani enerji yayılımının elektro manyetik dalgalarını görebilecek şekildedir. Mor bir radyasyonu yani mor bir güneşi dünya gezegeninde doğan biri mavi beyaz olarak görürken, daha gelişmiş bir göz mor radyasyonu gerçek rengiyle görebilir. Aeden’in güneşi mor çünkü Aedenlilerin ışığın tonlarını algılamaları biz dünyalılarınkinden çok daha gelişmiş. Fotoğraf makinalarını düşünün, teknoloji geliştikçe ışığın tonlarını çok daha iyi algılayan, renk detaylı fotoğraflar çekebilen makinalar gelişti.

Masalla gerçeğin iç içe olduğu bu kitapta, Numi ve Sonje’yi ilk olarak insan formunda hayal etmek zor oldu. Peki Numi ve Sonje sizin kafanızda nasıl bir formda oluştu?
Numi, beyaz tenli, uzun boylu, ince, kumral bir genç kız. Sonje, uzun boylu, koyu esmer tenli, yeşil gözlü genç bir erkek. “İnsan doğulmaz, olunur” diye başladığım bir hikayede insandan başka hangi organizmayı anlatabiliyor olabilirim ki? İsimlerin tuhaflığı belki başta kafa karıştırmış olabilir ama zaten o karışıklık benim çok istediğim bir etkiydi. Dizayn etmeye çalıştığım düşünme yolculuğunda ilerleyebilmek için biraz zorlanmak, biraz emek vermeyi seçmek şarttı ve şükürler olsun ki okuyanlar emek vermeyi seçtiler.

Fi, Çi, Pi seriniz gibi bu kitabınız da oldukça uzun. Aeden’i ne kadar sürede yazdınız?
4,5 – 5 ay.

Yakın zamanda bir imza gününüz olacak mı? Okuyucularınızla buluşma gibi etkinlik..
15 Ocak Pazar günü Adana Kitap Fuarın’daki söyleşide bir araya geliyoruz.

Gelelim şu sıralar herkesin (bizim de) merakla beklediği Fi Çi Pi dizisine. Seri zaten harika. Dizinin cast’ı deseniz o da bir o kadar harika. Sizce nasıl bir iş çıkacak ortaya?
Umud ediyorum ki özgünlüğünü koruyan, hayata katkısı olan bir iş olsun.

İleri de Aeden’in de bir dizisi olsun ister misiniz? Aslında Aeden’den film de olur sanki…
Aeden film olabilir. İçeriği korumak esas alındığı takdirde tabii ki isterim. Bugün kitap okumayan milyonlarcasına ulaşmanın yoludur filmler. Emek vermenin yöntemi tek değildir.  

Son olarak Aeden hakkında söylemek istediklerinizi alalım…
Tam da bugün okunması gereken bir kitap. İçindeki çok önemli bilgilerin özellikle bugünlerde yayılmasını çok isterim. Umarım hayata katkısı olsun!
 
 

INSTAGRAM

SOSYAL MEDYADA BİZ

58,698BeğenenlerBeğen
50,163TakipçilerTakip Et
879TakipçilerTakip Et
6,728TakipçilerTakip Et
1,569AboneAbone Ol

TAROT FALI