Ana SayfaModaTrendus Paris Moda Haftası`nda 3. Gün

Trendus Paris Moda Haftası`nda 3. Gün

Modanın kalbinin attığı Paris`te modaseverler üçüncü güne farklı bir heyecanla başladılar. Sabahın erken saatlerinde olmasında rağmen Balenciaga`nın kreatif direktörlüğüne atandığından beri ilk koleksiyonunu tanıtan Alexander Wang prezantasyonuna ilgi büyüktü. Markanın tarihini oluşturan önemli bir yerde yani Georges V`de yeni koleksiyonunu tanıtan Wang, büyük bir podyum şovu düzenlemek yerine basına bir tanıtım yaparak herkesi ters köşeye yatırdı. 09:30`da başlayan ve yarım saat süren Balenciaga defilesinde siyah-beyaz ikilisi dışında bir renk görmek mümkün olmadı. Markanın izlerini modernleştirmek istediğini söyleyen Wang, kolesiyona kendi yorumunu kattığını ama Balenciaga`nın çizgisinden de çıkmadığını belirtti. Kolsuz önü kısa arkası uzun yelekler koleksiyonda en beğendiğimiz parçalar olurken, defilenin yıldızı kalem etekler oldu.

Balenciaga`da beklenen ilgi saat 11:00`da Grand Palais`de gerçekleşen Carven defilesinde karşımıza çıktı. Fransa tarihinin en eski markalarından biri olan Carven`in defilesine neredeyse her moda haftasının demirbaşı olan Anna Dello Russo`da katılırken kendi ajansını kuran Natalie Joos renki stili ile defilenin en çok dikkat çeken ismi oldu. 3.günde yer alan defileler arasında en renkli koleksiyonu hazırlayan Carven`in bebek mavisi ve şeker pembe tonlarına resmen aşık olduk. Tüylü kabanları ve tek renk kombinleri ile farkını ortaya koyan marka, baştan aşağı siyahın hakim olduğu kombinlerinde bile ayakkabı detayı ile koleksiyonun geneline hakim olan mavi ve pembeye yer verdi. 

Paris`in zenginlere ayrılan bölgesi olarak bilinen Place Vendome`da koleksiyonunu tanıtan Ann Demeulemester defilesine gelenler tasarımcıyla özdeşleşen siyahın hakim olduğu parçalar tercih ettikleri için sokak modası renkliden karanlık tonlara geçerken Demeulemester`ın en dikkat çekici konuklarından biri artık Milano`da yaşayan ve Trussardi`nin stilisti olan Ece Sükan oldu. Tasarımcının 2014 kışı için hazırladığı koleksiyon doğal olarak baştan aşağı siyaha bürünürken şifon ve bol tasarımlar malesef ilgimizi çekemedi. Paris`in şık stilinden uzak olan bu koleksiyon gereken ilgiyi göremedi.

Hotel de la Ville`de gerçekleşecek olan ve heyecanla beklediğimiz Balmain defilesi öncesi biraz ara vererek Saint-Honore bölgesinin cheeseburger`ı ile meşhur kafesinde biraz mola verdik. Öğlen saatlerinde bile dolap taşan Ruc`un bir diğer özelliği ise adeta podyumda yürüyen mankenleri andıran çalışanları. Yolunuz düşerse kendimizden emin olarak tavsiye ettiğimiz Ruc`a uğramayı ve şehrin en güzel cheesburger`ini tatmayı unutmayın.


Beklentilerimizi boşa çıkartmayan Balmain, 3. günün en güzel defilesini gerçekleştirdi. Klasik kesimlerinden, kısa ceketlerinden yine vazgeçmeyen marka, onları parlak satenden yapılmış kısa eteklerle birleştirerek yakın zamanda pek çok ünlü ismin üzerinde göreceğimize emin olduğumuz elbiselere koleksiyonda bolca yer verdi. İkonik parçalarını muhteşem renklerle tamamlayan Balmain, klasiklerin vazgeçilmez olduğunu bize bir kere daha kanıtladı. 2000`li yılların başında moda olan tek omuzu geri getirmeye kararlı olan tasarımcı, monochrome detayına en az yer vererek daha şimdiden sıkıldığımız trendi bir adım geride tutmayı başardı. Yeşil, pembe ve mavinin ara ara görüldüğü koleksiyonda metalik griyi ve doreyi aynı anda giymeyi sevenleri unutmayan Balmain, bu iki rengi bir tulumda birleştirerek oldukça iddialı bir tasarımla karşımıza çıktı.
Günün son defilesini 21:00`da gerçekleştiren Lanvin ise yine insanın içine işleyen bir koleksiyon ile karşımıza çıktı. Yine kombinlerini birbirinden güzel aksesuarlarla tamamlayarak adeta kendimizi tasarım dünyasında hissettiren marka, bu kez gece ile gündüz görünümlerini birleştirmeyi tercih etti.Genç kızlardan ilham alan Alber Elbaz, Old Schol tarzını Paris`in modern yanıyla birleştirdi. Bu etki özellikle Oxford tarzı ayakkabılarda karşımıza çıkarken kloş eteklerle birleşen üstler bize Fransa`nın Beaux-Arts dönemini hatırlattı. Elbaz`ın esprili yanı bir kere daha podyumdaki farkını belli etti ve "Help", "Love" yazılı aksesuarlar bizim için günün en renkli anı oldu. Kalem etekli elbiselerle bu spor kolyeleri birleştirerek yepyeni bir trende imza atan Alber Elbaz, söz konusu moda olduğu zaman eğlenmek gerektiğini de bize hatırlattı.
Tasarımcıların sokak modasını neden baz aldıklarını ise Paris`te iyice anladık. Podyumlardan daha çok dikkat çeken stillere sahip olan katılımcılar bize en anlamsız gelen trendleri bile sevdirmeye başladılar. Nasıl mı ? Örneğin iki sezon önce markaların reklam kampanyalarında karşımıza çıkan topuklu ayakkabı içine kısa çorap giyme trendi. Paris`in iyiden iyiye soğuyan havasında mantıklı bir çözüm olan bu trendi en iyi yorumlayan ise bugün kendi ajansına sahip olan Natalie Joos oldu. Defile alanına lacivert eteği, yeşil kazağı ile büyük bir enerjiyle gelen Natalie`nin lacivert ayakkabıları içine giydiği yeşil çoraplarına sadece biz değil dünya basını da hayran kaldı. Paris Moda Haftası`nın üçüncü gününde en çok beğendiklerimiz ise sokak modasına hakim olan birbirinden enteresan ayakkabılar oldu. Valentino, Louis Vuitton, Christian Louboutin topuklarının kaldırımlarda çıkarttıkları seslere adeta aşık olduk.
Fotogaleriye tıklayarak 3. günde objektifimize takılan sokak stillerini ve günün en önemli defilelerini yakından inceleyebilirsiniz.

INSTAGRAM

SOSYAL MEDYADA BİZ

58,698BeğenenlerBeğen
50,163TakipçilerTakip Et
879TakipçilerTakip Et
6,728TakipçilerTakip Et
1,569AboneAbone Ol

TAROT FALI