Lise yıllarında sadece adını duyar, hikayesiyle ilgilenmezdim. Sonra üniversite döneminde daha çok dikkatimi çeker olmuştu. Özellikle yeşil parka giyenlere atılan laflar, arada sırada okul duvarlarındaki fotoğraflar derken iyice kulak kabartır olmuştum Deniz Gezmiş’in yaptıklarına ve hikayesine. Bir dönem dizisinde yanılmıyorsam “Hatırla Sevgili”de, bana o çok karışık gelen politik olayları kafamda oturtmaya başlamıştım. Evet, bir diziyle yaptım bunu, üzgünüm. Ve başladım kitapları okumaya, o dönemleri iyice anlamaya çalışmaya. Erdal Öz`ün yazdığı “Gülünün Solduğu Akşam”, yazarın 68 devrimcileriyle olan tanışıklığı sırasındaki anılarından, günlüklerinden ve notlarından derlenmişti. Ve tabii ki Nihat Behram`ın “Dar Ağacında Üç Fidan”ı… Kimi zaman sinirlenerek, kimi zaman gözyaşlarımı tutamayarak okuduğum bu kitapların ardından şimdi de “Abim Deniz” beni bitirdi.
EVİN İÇİNDE GİBİ…
Deniz’in kardeşi Hamdi Gezmiş’in ‘içerden’ anlattıkları, Can Dündar’ın genel olarak dönemi toparlayan yazıları, arada babası Cemil Gezmiş’in anıları derken bir bakıyorsunuz o sokaklarda dolaşmaya başlamışsınız. Kendimi Gezmiş Ailesi’nin evinin içinde, cezaevinden gelecek mektubu beklerken buldum çoğu zaman. Deniz’in yazdıklarını okurken yanında olup sessizce durmak istedim. Babasıyla dertli dertli içmek, annesine sarılıp ağlamak, kardeşini teselli etmek… En çok da hırslarına yenik düşen, acımasız katillere dönüşen dönemin devlet adamlarına haykırmak geldi içimden. Babasının süreç işlerken o bitmeyen sabrına ise hayran kaldım; tabii ki her şartta ve koşulda oğlunun yanında olma çabasına da…
O YAŞTA ADAM YERİNE KONMAK!
Dönemle ilgili beni en çok etkileyen konulardan biri ise 20-21 yaşındaki gençlerin küçük görülmemesi oldu. Sanki insanlar daha çabuk olgunlaşıyormuş o zamanlar ve aileler de hemen çocuğunun büyüdüğünü kabul ediyormuş gibi geldi. Düşünsenize lisede okuyan ya da üniversiteye yeni başlayan gençlerin kaçı adam yerine konuyor günümüzde? Dediklerinizin ve yaptıklarınızın saygı görmesi için neredeyse 35 yaşına gelmeniz gerekiyor. Hele ki 20’lerinde “Sen ne bilirsin”ciler sarıyor dört bir yanı. O dönemde ise, daha gencecik yaşta siyasi görüşe sahip olmaya başlayan çocukları herkes ciddiye alıyormuş. Gerçi yaptıkları onca şeye bakılırsa, nasıl alınmasın ki… “Abim Deniz” o yıllarda olup bitenleri iyi bilenlere artı bir şey katmayabilir ancak yine de çok etkileyecektir. Bilmeyenler ise yıl be yıl neler, nasıl olmuş hepsini bu kitapta bulabilir.
GÜNLÜK TAROT FALINIZ
