Ana SayfaYazarlarVEGAN OLMAK KORKULU BİR RÜYA MIDIR?

VEGAN OLMAK KORKULU BİR RÜYA MIDIR?

Uzun zamandır insanlarda rastladığım ortak bir korkuyu dile getirmek istedim bu yazımda. Vegan tarzı beslenmem ile alakalı konu açılır açılmaz aldığım ilk tepki; onların gözlerindeki korkudur. Dehşet içinde bana bakarlar ve nasıl hayatta kaldığımı analiz etmeye başlarlar. Daha sonra sorularını sıralamaya başlarlar.
Peynirsiz nasıl yaşıyorsun?
Bal dahi yok mu?
Yoğurt da mı yemiyorsun?
Süt de mi yok? Yok artık. Onun nesi var? Hayvana bir zararı yok ki?
Protein ihtiyacını nasıl karşılıyorsun?
Evet. Peynirsiz yaşıyorum çünkü tadını aramıyorum. Peynirin kokusundan hoşlanmıyorum.
Bal yediğim anda bana 30 cm lik bir kaşık vermeniz lazım çünkü küçük yaşlarımda allerji yaptığının farkına varılamadan bana   yedirilmeye çalışıldığında boğazıma verdiği kaşıntı hissi (allerji) dayanılmaz boyutlara ulaşmıştı.
Ancak kendi hissettiklerim yerine  daha farklı bir bakış açısı ile vegan beslenme adına önemli bilgiler vermek isterim.
Süt Ürünleri Mitleri
Süt ürünlerine karşı ortada ciddi boyutlarda mitler var. Kısa bir süreliğine süt ürünlerinin insanlara faydalı olduğunu varsayalım. Öyle olsa bile, üretim çiftlikleri bunu imkansız kılıyor. Dioksin, dünya üzerindeki en toksik maddelerden biri, süt ürünlerinin birçoğunda bulunmaktadır. Daha fazla üretim daha fazla kar! Süt ürünleri tükettiğimizde, et yediğimize vücüdumuza giren antibiyotiklerin, ilaçların, steroidlerin ve hormonların aynısını almış oluyoruz. İneklere büyümeleri için hormon enjekte ediliyor. Bir inekten yaklaşık olarak 45 kilo süt sağılıyor. Elinde kovası süt sağan köylüler de artık yok. Bu iş makinalara devr edildi. Metal kıskaçlar ineklerin hassas memelerine tutturuluyor. Memeler daha kırılgan hale geliyor ve enfeksiyon kapıyor. Fakat makinalar sütü sağmaya devam ediyor, ölü beyaz kan hücreleri süte karışarak. Bu nasıl bir sistemdir?
Protein Nasıl Karşılanacak?
Filler, zürafalar ya da geyikleri et peşinde koşarken gördünüz mü? Çok fazla protein böbreklere çok zarar vermekle kalmaz; vücudumızda ki, kalsiyum, çinko, demir, B vitamini ve mağnezyumu azaltarak osteoporoz, kalp krizi, kanser ve obeziteye sebeb olabilir. Ve hatta yüksek miktarda protein dokularımız, organlarımız ve hücrelerimize zarar vererek hızla yaşlanmamıza neden olabilir.
Zararlarının yanı sıra; protein vücutlarımız için hayati önem taşır. Protein, enzim, hormon, sinir taşıyıcıları üretir. Yıpranmış hücreleri yeniler. Gereksiz maddelerin vücuttan atılmasını sağlar. Büyüme ve iyileştiremede önemli rol oynar. Normal bir yetişkinin 18-60 gram arasında proteine ihtiyacı vardır.
Vegan-vejetaryenler proteini nasıl alır? Gayet basit. Mercimek, fasulye, fındık, tohum, meyve-sebze, kepekli mamuller ve soya ürünleri. Bu gıdaları dengeli bir şekilde aldığımızda, gerekli proteini almayı garantilemiş oluruz. Örneğin; öğlen yemeğinizde, kepek ekmeği arasına vegan burgerniz, bir tane avokadunuz, domatesiniz, küçük bir tabak salatanız olduğunuzu varsayarsak 22 gram protein almış olursunuz. Fazladan ihtiyacınız varsa yüksek oranda omega-3 ve omega-6 yağ asitleri, B 12 vitamini, enzim ve mineral içeren spriluna isimli deniz yosunu ihtiyacınızı fazlası ile karşılayacaktır. ( Rory Freedman) (Ayrıca spriluna’ya bir başka yazımda daha detaylı olarak değineceğim)
Beslenme biçimimiz ne olursa olsun herkese hiç durmadan söylediğim ve hatta öncülük ettiğime inandığım çok önemli bir detay da su içme alışkanlığı, düzenli egzersiz ve uyku. Vegan olmak demek sadece yemek alışkanlığı değil aynı zamanda da önce kendi bedeninize daha sonra doğaya saygılı olmak demektir. Tüm bunlara sevgi dolu arkadaşlıkları, bol kahkahayı ve yaratıcılığınızı da eklerseniz; yaşamı tüm güzellikleri ile kendinize çekmiş olursunuz.
Aşağı yukarı bu sorulara maruz kalıyorum ancak beni en çok cevap vermeye zorlayan soru; yaşımı duyduklarında ki şaşkın yüz ifadeleridir.
O yüzden mi bu kadar genç gösteriyorsun? Elbette başka faktörler ( genetik, düzenli spor vs) de var ama yediklerimin bana verdiği mutluluk hissinin çok fazla etkisi olduğunu, bedenimin verdiği tepkiden biliyorum.
Yıllar önce Amerika’da gördüğüm ve de çok etkilendiğim bir reklam sloganı ile bitirelim yediklerimizin ve hayat tarzımızın bedenimiz üzerinde ki etkilerini.
 ‘’Sevgilim beni 35 sanıyor ama 28 yaşımda gösterdiğimi söylüyor, ben 45 yaşımdayım ama 20 yaşımda gibi hissediyorum’’J
 
 

INSTAGRAM

SOSYAL MEDYADA BİZ

58,698BeğenenlerBeğen
50,163TakipçilerTakip Et
879TakipçilerTakip Et
6,728TakipçilerTakip Et
1,569AboneAbone Ol

TAROT FALI