Ana SayfaYaşamYılbaşını Stockholm`de geçirin

Yılbaşını Stockholm`de geçirin

Yeni yılı yurt içinde geçirmek istemeyenler için karların arasında farklı bir seçenek olabilir Stockholm…Öyle ki Stockholm’de kar tatili yaparken, ya da bir ada da teknede yeni yıla girerken bulabilirsiniz kendinizi. Küçük ama seçenekleri fazla olan bir şehir. Kısa bir süre önce gittiğim Stockholm’den minik notlarımı paylaşıp, sevgili arkadaşım Ceren İnaler’in fotoğraflarıyla da gözünüzde canlandırabilirsiniz.

14 ada üzerine kurulduğu için su üzerindeki kent olarak adlandırılan Stockholm’de hem biraz gidilmesi gereken yerlerde dolaştım hem de IKEA’da görüp herhalde İsveç’in kendine özgü yemeğidir diyerek Stockholm ile özdeşleştirdiğim İsveç Köftesi’ni kendi yerinde yeme imkânı buldum.

Sabah uçağı ile gittiğim için öğlen Stockholm’deydim. Yemekten önce kendime gelmek için vazgeçemediklerim arasında yer alan kahvemi içmeliydim. Türkiye’de her 15 metrede bir görmeye alışık olduğumuz kahve dükkanlarından bir tane bile bulmanız imkânsız. Zaten yerel tatları tatmanın önemine inandığımdan olsa bile içmezdim. 1785 yılından beri açık olan Sundbergs Konditori’de sütlü bir kahve içip meraklı bir şekilde etrafıma bakmaya başladım.

Ada üzerinde biraz dolaştıktan sonra Kungliga Slottet yani Kraliyet Sarayı’na dışarından bir baktık. Dışarıdan bir baktık ama bu arada dünyanın en büyük kraliyet saraylarından biriymiş ve 608 odayı bünyesinde barındırıyormuş. Bu kalenin yapımı ise 1750’lerde tamamlanmış. Sanıyorum hemen sonrasında yukarıda bahsettiğim kahveci açılmışJ

İskandinavya’nın kültür başkenti olarak büyük ilgi toplayan Stockholm’de 70’in üzerinde müze, 57 tiyatro, dans stüdyoları, 96 sinema tiyatrosu, çok sayıda konser salonu, 129 sanat galerisi gibi saymakla bitmeyen kültür merkezleri kültür açısından neden ilgi topladığının göstergesi.

Ayrıca İsveç dizaynı stili ile süslenmiş yer altı metrosu dünyanın en uzun sanat galerisi olarak adlandırılıyor. Yemyeşil duvarlar üzerinde kırmızı boyama yapılmış. Bu yüzden Solna istasyonunda kendimi karpuzun içinde gibi hissettim. Her durağın farklı bir stili var, oldukça keyifli ve havadar.

Modanın şehirde ne kadar önemli bir yer edindiğini ise, yolda yürürken karşımıza çıkan dünyanın en güzel kızları arasında yer alan İsveç kızlarından anlayabilirsiniz. Vitrin dizaynları da aynı şekilde saatlerce inceleyebileceğiniz güzellikte.

Yazının başında bahsettiğim İsveç Köftesi’ni Pelikan’da yemelisiniz. Hatta İsveç yemeklerini yemek için rezervasyon almayan mekânda yaklaşık bir saat barda bekledikten sonra yemeğe geçebiliyorsunuz. Üç koca top şeklinde kızılcık reçeli, turşu ve ayrı bir tavada patates püresi ile servis edilen yemek oldukça başarıydı. Köfte ve reçeli bir arada düşünmek biraz zor olsa da oldukça iyi bir kombinasyon olduğunu söyleyebilirim.

Sonrasında çevrede biraz daha alternatif olan Nada Bar’a ve Morfar Ginko’ya gidiyoruz. Özellikle Morfar Ginko’nun tasarımı ve rahatlığı harika. Mekânlarda en çok dikkatimi çeken şey, barın kapanış saatinde gerçekten kapanması ve sarhoş olduğu anlaşılan kişilerin hemen dışarı alınması hatta kapıdan geri çevrilmesi de çok iyi bir davranış.

Geceye başlamadan Strandbryggan’da bir blush içip gün batımını nehrin kenarında izleyebilirsiniz. Ardından gurme restaurant Pontus’ta(ki önceden rezervasyon yaptırmış olmanız gerekiyor.) bir şeyler yemek ve geceye devam etmek için uygun bir yer. Yemek öncesi gelen tereyağ ve özel sosları ile başlangıç sizi sunumuyla çok mutlu ediyor. Yemek olarak ise benim tercihim ördekten yana oldu. Yine sosları ve sunumuyla keyifli bir yemekti. Bu arada masada kalma süreniz maksimum 2 saat olmalı yoksa yemeğinizi bitiremeden kalkmak durumunda kalabilirsiniz. Önemli olan sohbetten ziyade lezzete varabilmek olduğu için yemeğinizi masada sohbetinizi üst katta barda yapabilirsiniz. Kendilerine has kokteylleri de çok keyifli. Kendi yaptıkları marmelatlar ile hazırladıkları kokteylleri denemelisiniz.

Ardından yine yakınlarında olan Berns’e gidebilirizsiniz. Hava güzelse terasındaki barda bir şeyler içebilirsiniz. Aslında içi bir Uzakdoğu restaurantı ki sushisini de denemeden şehirden ayrılmayın. Gecenin ilerleyen saatlerinde neredeyse abiye kıyafete yakın kıyafetleriniz ve rezervasyonunuz yoksa kapıdan dönmeniz an meselesi diyebilirim.

H&M şehri olan Stockholm’de karşılıklı ve çapraz olarak pek çok H&M ile karşılaşabilirsiniz. Garip olan hepsinde aynı ürünün farklı fiyatların olması. Yani burda hem ucuz hem güzel şey almak için bütün mağazalara bakmalısınız. Nordiska Kompaniet (NK) ve Gallerian Keyifli alışveriş merkezlerinden. Özellikle NK uzun yıllardır Stocholm’de yer alan bir alışveriş merkezi. Bünyesinde en önemli markalar var, bir alışveriş merkezinden çok bir opera binasında sahnede yürür gibi hissedebilirsiniz kendinizi.

Stockholm’ün erkeklerini ve kızlarını ayrıca değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum. Hepsi oldukça tarz olan bu ırkta kızlarda sevmediğim şey ayakkabı seçimleri oldu. Alçak topuklu ,garip ayakkabılar. Marka mağazalarda güzel modeller olmasına rağmen o ayakkabıları nereden bulduklarını çok merak ettim doğrusu. Tamam kızlar çok güzel, her güzelin bir kusuru vardır. Kıskandığımdan bir şey bulmaya çalışmıyorum, düşman da değilim

Erkeklerin papyon ve renkli ceket, ayakkabı seçimleri harika. Hatta yolda yürürken köpeğine de tarz yapmış olan erkeklere de rastlamadım değil.

Aslında küçük bir şehir için yapılacak o kadar çok şey var ki…Öncesinde kendinize gün gün plan yapmanızda fayda var…

Sokaklarda rahat rahat dolaşabilirsiniz, güvenli bir şehir olduğunu söyleyebilirim. Bol bol alışveriş yapmak için sabah erkenden çıkmalısınız çünkü mağazalar 19.00’da kapanıyor. Yani 19.00’a kadar alışveriş ve ardından geceye hazırlanmanız için size zaman kalıyor.

Umarım en azından birkaç gün gidip gezme fırsatınız olur.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

INSTAGRAM

SOSYAL MEDYADA BİZ

58,698BeğenenlerBeğen
50,163TakipçilerTakip Et
879TakipçilerTakip Et
6,728TakipçilerTakip Et
1,569AboneAbone Ol

TAROT FALI