Ferzan Özpetek’in filmlerini izlemiş, hatta Lecce’de “Serseri Mayınlar” filminin setinde kendisini ziyaret etmiştim. Şimdi onun yönetmenliğinde bir filmde rol alıyorum. Bu, Ferzan’ın üzerinde titizlikle durduğu ve sonu inanılmaz bir sürprizle bitecek eseri. Bunun için hiç kimseyi sete sokmuyor. Sete sabah karanlıkta gidiyoruz. Çekimler bittiğinde bitap halde otele koşuyorum. Ferzan da günlük çekimlerden sonra hemen montaja giriyor.
Biz Türkiye’de “Motor” deriz ve filmin bir an önce bitmesi için çaba sarf ederiz. İtalya’da öyle değil. Sinema emekçilerinin sendikal hakları var. Ferzan filmi altı haftada da bitirebilirdi ama haftada iki gün yasal izin yapılması gerekiyor. Üstelik her gün 70 euro yevmiye alınıyor. Ben de buna dahilim. Lafın gelişi, günde temiz 70 euro elime geçiyor. Bu çok güzel bir sinema emekçiliği örneği. Bunu biz de Türkiye’de uygulamalıyız.
Cem Yılmaz, “Magnifica Presenza” sayesinde İtalyancasını ilerletme fırsatı yakaladı: “Kendimi tanıtırken ‘İo sono un grande attore Turco’ diyorum. Yani ben büyük bir Türk aktörüyüm. Bunu da Roma aksanıyla söylüyorum.” Kelebek