Ana SayfaSağlıkDiyabette göz sağlığı

Diyabette göz sağlığı

Diyabet ve göz sağlığı arasında önemli bir ilişki var, öyle değil mi?
Evet, kesinlikle. Şeker hastalığının toplumun en az %5 ’ini etkilediği bildirilmiştir. Ülkemizde yapılan TURDEP çalışması, bu oranın yıllar geçtikçe arttığını ve %10`a yaklaştığını göstermektedir. Türkiye`de 6-7 milyona yakın şeker hastası olduğu ve bir milyon hastanın İstanbul`da yaşadığı öngörülüyor. Her iki şeker hastasından birisinin gizli şeker hastası olması nedeniyle önemli bir halk sağlığı sorunu söz konusu.  Şeker hastalığı en sık gözleri ve böbrekleri etkiliyor. Gözde ise hedef doku retinadır. Retina tabakasının merkezinde olan makula (sarı benek) bölgesinin hastalığı ise şeker hastalığında rastlanılan görme kayıplarından sorumludur. Bu hastalarda gelişen sarı benek kalınlaşması (makula ödemi), zamanında ve uygun yöntemle tedavi edilmezse körlük yapabilir. Şekere bağlı retina ve makula hastalığı ise temel olarak diyabetin uzun süreli ve kontrolsüz olmasına bağlıdır.

Göz sağlığı için diyabet hastalarının hangi sıklıkta kontrole gitmeleri gerekiyor?
Tedavide başarı oranı, erken tanıyla veya diğer bir deyimle şeker hastasının şikayete yol açmadan önce düzenli göz kontrollerini yaptırmasıyla artar. Şeker hastaları gözlerinde hiç bir şikayet olmasa da mutlaka 6 ay veya yılda bir damlalı göz dibi muayenesi olmalıdır. Şeker hastalığına bağlı ağ tabakası rahatsızlığında, tanı erken konulursa %90 oranında körlüğü engellemek mümkündür.

Yaşa göre diyabet ve göz sağlığı ilişkisinde nasıl değişimler oluyor?
Gençlerde Tip I diyabete daha sık rastlandığından, gençlerde şekere bağlı retina hastalığındaki yeni damar oluşumları (proliferatif) daha agresif seyreder. İleri yaşlarda ise, Tip II diyabet daha sık olduğundan bu kişilerde sarı benekte oluşan ödem görme kaybından daha çok sorumludur. İleri yaşlarda görülen katarakta bağlı görme azalması şekere bağlı görme azalmasıyla karıştırılabilir, bu açıdan dikkatli olunmalıdır.

Göz sağlığına önem vermemeleri durumunda diyabet hastalarını ne gibi tehlikeler bekler?
Şeker hastalarında periyodik 6 ay veya en az yılda bir düzenli göz ve retina kontrolü, körlüğü engellemek için çok önemlidir. Körlük oranı katarakt hastalığından sonra ikinci sıradadır. Körlüğü önlemek için duyarlı olunmalı ve herhangi bir göz yakınması olduğunda görme kaybını beklemeden göz doktoruna başvurulmalıdır.

Diyabetik retinopati tanısı nasıl konulur?
Şeker hastalığı vücudun tüm organlarını etkilemekle beraber, gözdeki ağ tabakası ve böbrek birinci derecede tutulmaktadır. Şeker hastalığında, gözde ağ tabakasının tutulumuna diyabetik retinopati, sarı noktanın tutulumuna diyabetik makulopati adı verilir. Diyabetik retinopatinin Tip I hastalarında görülme sıklığı, Tip II hastalara göre iki kat fazla olup daha ağır bir tabloyla karşımıza çıkar. 15 yıl süreli Tip I şeker hastalarının yarısında yeni damar oluşumu gösteren proliferatif diyabetik retinopatiye rastlanır. Ancak, Tip II hasta sayısı daha çok olduğundan, diyabete bağlı körlüğün en sık nedeni Tip II hastalığıdır. Diyabete bağlı ağ tabakası hastalığı genellikle belirti vermez. Eğer, şeker hastalığı bulunan kişilerde görme şikayetleri başlarsa ağ tabakası hastalığının ileri dönemde olduğu düşünülür. Bunun dışında ağ tabakası veya retina hastalıklarında rastladığımız ışık çakması, siyah noktalar, siyah çizgiler, sinek uçuşması ve örümcek ağları görüntüleri gibi belirtiler de verebilir. Diyabet hastalığının tanısı konulduğunda kesinlikle göz hekiminin damlalı göz dibi muayenesi önerilir.

Diyabetik retinopati nasıl bir tedavi yöntemi izlenir?
Görme keskinliği, biomikroskopi ve göz tansiyonuna bakıldıktan sonra damlalı göz dibi muayenesine geçilir. Göz bebeğinin damlayla genişletilmesinden sonra yapılan göz dibi muayenesinde retina ve makulada herhangi bir anormal durum (kanama, sızıntı ve damar değişiklikleri) görülürse ileri tetkiklere geçilir. Bunlar sırasıyla göz anjiosu ve makula tomografisidir. Bu tetkiklerin sonuçlarına göre Argon Lazer kararı verilir. Argon Lazerin kullanıldığı tedavi yönteminde sızıntıların ve yeni damar oluşumlarının azaltılarak kanama riski kontrol altına alınır. Lazer tedavisinde amaç hastalığın olumsuz etkilerinin yavaşlatılmasıdır. Lazer tedavisi gerektiğinde hastalığın derecesine göre birden fazla seans tedavi yapılabilir. Son yıllarda, göz içine iğne tedavisi şeker hastalarında başarılı bir şekilde uygulanabilmektedir.

Diyabetik retinopatide, ağ tabakasındaki küçük damarların destek yapısındaki bozukluk nedeniyle serum ve kan, damar içinde duramaz ve dokuya sızar. Dokuya sızan kan ve serum sarı noktaya yakınsa görme azalması, eğri görme ve renkli görme bozukluğu gibi yakınmalar ortaya çıkabilir. Son yıllarda yapılan çalışmalar, retinadan salgılanan VEGF proteininin sızıntının nedeni olabileceğini açıklamaktadır. Bu nedenle ülkemizde de başarıyla uygulanan göz içine anti-VEGF ilacı (VEGF karşıtı protein) enjeksiyonlarıyla körlüğün engellenebileceği gösterilmiştir.

Diyabet hastası olmayan kişilerin de göz sağlıklarını korumaları için nelere dikkat etmeleri gerekiyor?
Periyodik kontrollerin önemi büyüktür. 50 yaşından sonra damlalı retina muayenesi yapılması gerekir. Şikayeti olmasa bile, kişilerin 2-3 yılda bir göz doktoruna muayene için başvurmaları önerilir. Ayrıca sigara içmemesi, doğru beslenmesi (akdeniz diyeti sarı noktayı koruyor), filtreli güneş gözlüğü kullanması ve hipertansiyonu varsa regüle etmesi önerilir.

INSTAGRAM

SOSYAL MEDYADA BİZ

58,698BeğenenlerBeğen
50,163TakipçilerTakip Et
879TakipçilerTakip Et
6,728TakipçilerTakip Et
1,569AboneAbone Ol

TAROT FALI