Ana SayfaYaşamHaftanın Filmleri 18 Temmuz

Haftanın Filmleri 18 Temmuz

Arınma Gecesi: Anarşi
Yılda sadece bir gece boyunca tüm suçların serbest olduğu bir dünyada geçen film, Arınma Gecesi öncesi çocuklarıyla birlikte eve dönen bir çiftin gerilimini beyazperdeye taşıyor. Güvenli evlerine ulaşmaya çalışan ailenin benzini yolda biter. Tam da bu esnada oğlunu öldüren adamdan intikam almak için Leo sokaklara çıkmıştır. Bir anne ise kızıyla birlikte yağmalanan evinden canını zor kurtarır. Los Angeles.`ın bu en haşin gecesinde hayatta kalmaya çalışan 5 kişinin yolu kesişecektir…

Birincisi 2013 sonbaharında vizyona giren Arınma Gecesi (The Purge) filminin ikincisinin de yönetmenliğini ve senaristliğini yine James DeMonaco üstleniyor.

Barcelona`da Bir Yaz Gecesi
Bir yaz günü Barselona semalarında görünen Rose kuyruklıyıldızı, bu büyüleyici şehirde bir gece vakti 567 farklı aşk hikayesinin doğmasına neden olur. Hayal, umut ve arzuyla kuşanan gece, insanlar arasında özel bir bağın oluşmasını sağlar. Bu hikayelerden altısını beyazperdeye yansıtan romantik komedi türündeki film, bir daha yüzyıllar boyunca gerçekleşmeyecek bu olay ekseninde dostluk, aşk ve tutku kavramlarını ele alıyor.
Filmin yönetmen koltuğunda Dani de la Orden bulunurken başrollerinde Francesc Colomer, Jan Cornet ve Joan Dausà yer alıyor.
 

Bir Don Juan Öldürmek
Kenan Aktan yüksek kültürlü, kibar ve başarılı bir psikiyatrdır. Fakat bir gün, eski hastalarından biri olan bir kadın geride gizemli bir not bırakarak intihar eder. Vaka kısa sürede Dr. Kenan’ın üstüne kalır, zira doktorun haberi olmadan kadın aslında ona aşık olmuştur. Kenan Aktan ne olup bittiğini anlamadan magazin medyası kendisini “Dr. Don Juan” olarak etiketler. Bu süreçte intihar vakası adli soruşturmaya sevk edilmiştir. Olayı araştırmakla görevli polisler Kenan’ı ve muayenehanesindeki çalışanları sorgular. Ama kişiliğinden ödün vermeyen Kenan temize çıkar. Tüm bu yaşadıklarından sonra internette psikolojik sorunlarla mücadele kadınlarla iletişime geçerek, iş dışında onlarla buluşur.

Şizofreni, obsesif-kompulsif ve manik-depresif durumları ile yaşayan bu kadınlardan tek istediği gözlem yapabilmektir. Fakat kendisini kaptırdığı araştırma/deney süreci ona pahallıya patlayacaktır…

Cesur Zebra
Khumba, vücudunun sadece ön bölümünde zebra çizgileri olan ve zebra çizgilerine takıntılı bir sürüde doğan talihsiz bir hayvandır. Küçük zebra, kısa süre içerisinde bu haberin duyulmasıyla lanetli olarak addedilir. Sürüdeki diğer zebralara göre, yaşadıkları Great Karoo`da meydana gelen ve tüm canlı yaşamını tehdit altına alan susuzluk Khumba`nın yüzündendir. Zira bu bölgeye çok uzun zamandır yağmur yağmamaktadır. Söylentiler hızla yayılır ve artık sürünün lideri olan öz babası dahi Khumba`nın lanetli olduğuna ve bölgeyi terk etmesi gerektiğine karar verir. Baskılara karşı koyma gücü olmayan Khumba, kaybolan diğer çizgilerini bulmak için cesaret gerektiren bir yolculuğa çıkacaktır.

Bu yolculuk esnasında kendisine yardım etmeye çalışan ilginç karakterlerle tanışsa da Phango isimli kötücül leoparla karşılaşması işleri bir hayli zora sokacaktır.

Çöldeki İzler
1977 yılında Robyn Davidson adında genç bir kadın, Batı Avusturalya’da  Brisbane`den çölün ortasındaki Alice Springs`e gitmek ister. 24 yaşında bir genç kadın olan Robyn Davidson, bu yolu yürüyerek katetmeyi ailesine ve arkadaşlarına rağmen gerçekleştirmeye kararlıdır. Öncelikle yolculuğu için gerekli ekipmanı ve yiyeceği ayarlaması gerekmektedir. Bir köpek ve dört deveyle çıkacağı 2700 km`lik yolculuk için her şeyini tamamlaması 2 yılı bulur. Vahşi hayvanlar ve susuzluk gibi faktörleri de barındıran bu uzun yürüyüşüne ona National Geographic fotoğrafçısı Rick Smolan da eşlik edecektir. Büyük yolculuktan hemen önce tanışan ikilinin uzun bir yolu, doğayla ve birbirleriyle ilgili de keşfedecek pek çok şeyi vardır. Avustralyalı yazar Robyn Davidson’ın kendi anılarını yazdığı otobiyografik kitabından uyarlanan filmin yönetmenliğini  John Curran üstlenirken, başrolde Mia Wasikowska yer alıyor…

Hayalet
Başarılı bir kaptan olan Ed Harris, Soğuk Savaş döneminde görev yapmış Sovyet yapımı bir denizaltı aracında görev almıştır. Kendisine bu zamanlardan emanet kalan psikolojik sorunlarla mücadele eden ve bunu yakın çevresinden gizlemekte olan Harris, atandığı yeni bir görevi kabul eder. Bu gizli görev için hem ailesini ardında bırakarak hem de psikolojik sorunlarını yok sayarak yola çıkar ve geminin nükleer füzelerini elde etmeye çalışan KGB ajanlarıyla başbaşa kalır. Başlangıçta önemsiz bir görev görünümünde olan bu mücadele, aslında tüm insanlığı ilgilendiren büyük bir tehlikeyi barındırmaktadır. Ed Harris, bir yerden sonra kendisinin piyon olarak kullanıldığını fark edecek ve bu tehlikeye karşı tek başına olduğunu anlayacaktır.

Sinyal
Üniversite birinci sınıf öğrencisi olan Nick ve Jonah bilişim teknolojisinde uzmanlaşmaya çalışmaktadır. Diğer yandan da hackerlık en büyük tutkularıdır. Nick`in kızarkadaşı Hailey, 1 yıllığına başka bir üniversitede okumaya gidecektir. Nick ve Jonah, onu yeni üniversitesine kendileri götürmeye karar verirler. Bunu yaparken de biraz gezme şansları olacaktır. İki kafadarın peşinde olan ve Göçmen lakabını kullanan bir hacker vardır. Ve yolculuk sırasında da onları rahat bırakmamakta kararlıdır. Nick ve Jonah, Göçmen`in yerini nihayet tespit eder. İkili, onu görmek için adeta yanıp tutuşmaktadır. Sonunda Göçmen ile çölde yüzleştiklerindeyse sonuç korkutucu olur. Nick, Jonah ve Hailey, uyandıklarında kendilerini bir tür hapishanede bulurlar. Buraya nasıl geldiklerini ya da neden tutsak olduklarını anlamaya çalışırlarken aslında çok daha büyük bir tablonun parçası olduklarını fark ederler.

INSTAGRAM

SOSYAL MEDYADA BİZ

58,698BeğenenlerBeğen
50,163TakipçilerTakip Et
879TakipçilerTakip Et
6,728TakipçilerTakip Et
1,569AboneAbone Ol

TAROT FALI