TikTok’ta her gün milyonlarca içerik akıp giderken bazı kavramlar bu hızlı akan nehrin içinde sürüklenmek yerine bir iz bırakıyor. “Delulu” kavramı da tam olarak bunlardan biri.
İlk bakışta şaka gibi görünen, hatta neredeyse ironik bir ifade olan “delulu” zamanla bir yaşam tarzına, bir motivasyon tekniğine hatta bir tür dijital manifestoya dönüştü. Peki ama bu “delulu” olmak gerçekten işe yarıyor mu? Yoksa dijital çağın yeni bir kendini kandırma biçimi mi?
“Delulu” ne demek?
Kavram aslında “delusional” (yani “sanrılı” ya da “gerçeklikten kopuk inançlara sahip olmak”) kelimesinin kısaltılmış, TikTok jargonu haline gelmiş hali. Kullanım şekli ise genellikle oldukça hafif ve eğlenceli: Kendinize ulaşılması imkânsız bir hedef koyuyorsunuz, ona gerçekten sahipmişsiniz gibi davranıyorsunuz ve sonunda onu elde ediyorsunuz. Kısaca, hayal etmekle yetinmeyip hayali gerçekmiş gibi içselleştirmek ve buna göre yaşamak. Birçok TikTok kullanıcısı bunu “manifesting” (yani düşünce gücüyle gerçeği şekillendirme) ile birleştirerek kullanıyor.
Delulu felsefesinin cazibesi
“Delulu” olmak, özellikle belirsizliklerle dolu, kaygı seviyesinin yüksek olduğu bir dünyada genç kullanıcılar için bir kaçış alanı yaratıyor. Bir iş görüşmesine girerken kendini zaten o pozisyondaymış gibi hissetmek, hoşlandığın kişinin sana aşık olduğunu düşünmek, hayalini kurduğun üniversiteye gireceğine tüm kalbinle inanmak ve tüm bunlar gerçekleşmiş gibi davranmak… Delulu felsefesi, “ya tutarsa” dememiz için küçük bir alan açıyor bize.

Psikoloji bu konuda ne diyor?
Burada “delulu” olmayı iki şekilde ele almak gerekiyor. Birincisi, zararsız bir pozitif illüzyon olarak kullanılan hali. Bu, öz güven artırıcı, motive edici ve hatta risk almaya teşvik edici olabilir. Nitekim “kendini gerçekleştiren kehanet” diye bir kavram var: Bir duruma o kadar inanırsınız ki, davranışlarınız da bu inanç doğrultusunda şekillenir ve sonunda bu durumu gerçek kılarsınız.
İkinci senaryo ise gerçeklikten tamamen kopan bir “delulu” hali. Yani karşılıksız bir aşkta ısrar etmek, başarısızlığı görmezden gelmek ya da gerçekçi olmayan hedeflerle hayatını yönlendirmek. Bu noktada “delulu” olmak, sağlıklı düşünce biçimlerinin yerini alan bir kaçış mekanizmasına dönüşebilir ve hayal kırıklıkları daha yıkıcı olabilir.
Bir miktar “delulu” olmak, hayata daha hafif, daha umutlu, daha cesur bir yerden bakmamıza yardımcı olabilir. Hepimizin biraz kendine, biraz evrene güvenmeye ihtiyacı var. Ancak bunun ayakları yere basmayan bir hayal dünyasına dönüşmemesi gerekiyor. Gerçeklerle bağını koparmayan, ama hayallerinden de vazgeçmeyen bir “delulu” ruh hali belki de en sağlıklısı.
İlginizi çekebilecek bir diğer yazı >>>>> Spiritüel temizlik için deneyebileceğiniz günlük ritüeller
Kapak: @dualipa