İçeriye adım attığınız an mis gibi bir çikolata kokusu sizi alıp götürüyor. Bu büyünün etkisinden kurtulmanız zaten biraz sürüyor. Uyandığınız anda ise Marie Antoinette`in enfes dekorunda kayboluyorsunuz bu sefer. Barok detaylardan esinlenerek tasarlanmış dükkan tam da adına yakışır bir şekilde. Adeta bir dönem canlanıyor gözünüzde. Sanki üst kattan elinde bir kutu çikolatayla Marie Antoinette inip şen bir kahkaha atacak.
Ruken Demirer Marie Antoinette`in yaratıcısı. Bu işe kendisi gibi oyuncu kardeşi Rojda Demirer ile birlikte başlamışlar. Oyunculuktan çikolatacılığa uzanan bir yolculuk aslında Ruken Hanım’ınkisi. Çikolatacılık çocukluk hayali. Kendi deyimiyle her çocuk çikolataya bayılır ama onunkisi başkaymış. Çikolata gerçek aşkıymış ve bir gün kendini bildikten sonra yapmak istediği tek iş çikolatacılıkmış. Ama buradaki gerçek hedefi bu işin diğerlerinden farklı ve en iyisi olmasıymış. buradan yola çıkarak hiçbir ticari kaygı gütmeden tamamen çikolata aşkıyla bu işe başlamış. Tabi ki para kazanıyor ancak “Önemli olan en iyi malzemeden gerçek çikolatayı yapıp bunu herkesin ulaşabileceği bir şekilde sunmaktı.” diyor. Marie Antoinette gerçekten farklı çikolatalar sunuyor çikolataseverlere. Ruken Hanım’ın da dediği gibi “ Türkiye’de bir benzeri yok.”
İsmin nerden geldiğini ise şöyle açıklıyor: “ Marie Antoinette ismi tamamen benim döneme olan ilgimden. Barok, Rönesans, Rokoko… Çikolatayla bu dönemleri bütünleştirmek için baktığımda aklıma ilk gelen isim Marie Antoinette oldu.” Dükkana girdiğinizde de zaten o dönemin etkisinde hissediyorsunuz kendinizi. Adeta kremalı bir pasta gibi. Dekorda Versaille sarayından kullanılan çok detay var. Ruken Hanım burayı “Marie Antoinette ‘in gizli çikolata odası” olarak tarif ediyor. Usta isimlerle çalışılmış dekorasyon için. Bunlardan ilki Emel Alır, diğeri ise Nihan Buruk.
Çikolatalara geri dönersek, dükkanın üst katında bir çikolata atölyesi var. Sadece özel zamanlarda yoğunluk sebebi ile dışarıda bir mutfak daha kullanılıyor. Görsel tasarıma çikolata şefi ile beraber Ruken Hanım karar veriyor. Çikolataların içeriğinde hiçbir şekilde yapay aroma kullanılmıyor, en kaliteli malzemeden üretiliyor. Dolayısıyle ürünlerin maksimum 3. haftada tüketilmesi gerekiyor, çünkü içinde hiçbir şekilde koruyucu madde yok. Günlük üretim yapılıyor. Belçika çikolatası kullanılıyor. Bir takım meyve özleri yurt dışından geliyor. Örneğin yaban kirazı çok öne çıkan ürünlerden biri. Frambuazlıyı yediğiniz zaman ağzınıza gerçekten de frambuazın çekirdekleri geliyor (ki ben bizzat tattım, gerçekten öyle.).
Yurt dışında muadilleri var ancak fiyatlara baktığınızda Marie Antoinette’in fiyatlarının yaklaşık 3 katı. Bunun nedeni Ruken Hanım’ın ulaşılabilir olmak istemesi ve yaptığı çikolataların herkes tarafından tadılmasının en büyük hayali olması.
En ilginç yanlardan biri de Marie Antoinette açılırken lansman yapılmaması, ancak yine de bu kadar bilinmesi ve duyulması. Bunu da kulaktan kulağa reklama bağlıyor Ruken Demirer. “Gelen müşteri tekrar geliyor ve bu şekilde duyuluyor. Duyduk da geldik diyenler oldukça fazla” diyor.
O kadar çok çeşit var ki hangisi favoriniz dediğinizde hepsinin adını sayıyor neredeyse. En çok dikkat çekenlerden biri menekşeli olan çünkü Türk damak tadına biraz zıt bir aroma ancak en çok satılanlardan biriymiş. Ambalajları da en az çikolatalar kadar güzel. Bu şekliyle sevdikleriniz için güzel hediye alternatifi de oluyorlar.
Sevgili Ruken Demirer’e bu keyifli ve bol çikolatalı sohbet için teşekkür ediyoruz. Siz Trendus okurlarına da muhteşem bir çikolata şöleni ile ile tanışmanız için Marie Antoinette’e uğramanızı tavsiye ediyoruz.
Adres: Ihlamur Yolu 13 / A (Işık Lisesi Sokağı)- Nişantaşı – İSTANBUL
Telefon: 0212 291 92 77 – 78
GÜNLÜK TAROT FALINIZ
